07/01/2009

THE FASHION ANTIDOTE

A Parisian Beatnik

Blame it on Henry Ford and his mass production miracle, the assembly line. This genius inventor trained people on how to become uniform in 10 days by consuming mass produced rubbish. Consumers who studied hard and passed the test became the mentors of younger generations. This scary consumer culture gave way to the rise of today’s throw away fashion that is generated by high street stores. Mass produced throw away fashion proudly presents the polished looks of ex-newlywed Jessica Simpson, Gwen Stefani copy cat Christina Aguilera and ex-boho babe Sienna Miller. But, wait a minute. It’s too early to become hopeless about the future. There is still light at the end of the tunnel. We all know that there are people out there who are fed up with the same old looks the mass manufacturers provide. Just like the ones who resisted and rebelled against the mainstream in the past. It’s true that the vicious circle of fashion spins faster than ever and speed freak high street stores flog the same boring stuff to consumers, but revolt is in the air. Thank God, not everyone wants to be a part of the glitzy Barbie and Ken culture. Now, it’s time to look back and pull off the former counterculture tribes.
Are you ready to witness the inevitable reinvention of these tribes? New looks and fashions will emerge anchored in the Beatniks, grungies, punks, Goths and dancing queens of the past. You have to awaken your inside enfant terrible and stop this mass uniformity. All you have to do is to be daring and confident. Just look at the way the retro pin-up Dita Von Teese and the vampish fairy of the Long Blondes’ Kate Jackson dress. They are the chicks with real attitude who boldly incorporate the past looks to their style. While Kate is the Audrey Hepburn for the indie disco generation, Dita represents the retro-meets-goth style. They’ve found the antidote to mass production epidemic. Who says you can’t?


Dita Von Teese

Kate Jackson

Stil Avcıları

Trendleri tersten okuyup tümüyle kendine özgü bir tarz oluşturmak zor zanaat. Seda Yılmaz, tarzının DNA’sını çözmüş üç İstanbullu’ya alışveriş sırlarını sordu.

Ebru Şanlı (ATU Duty Free/Proje İş Geliştirme Departmanı)
Geçmişe ışınlanmayı sağlayan bir makine olsa kesinlikle 60’lı yıllara dönmek isterdim. O dönemin izlerini taşıyan kıyafetler giymeyi ve geçmişe atıfta bulunan detayları seviyorum. Bence Türkiye’de sıradışı ve kendine özgü kıyafetler tasarlayan tek marka Fatoş Ahunbay’ın yarattığı Derishow. Derishow’un (Bağdat Caddesi, No: 405/A Suadiye, Tel: 0216 360 51 79) zamansız tasarımları vazgeçilmezim. Machka’nın (Abdi İpekçi Caddesi, No: 29 Nişantaşı, Tel: 0212 219 19 36) eskiyi yeniden yorumlayan romantik tasarımlarını da tarzıma yakın buluyorum.

Londra ve Paris’te kıyıda köşede kalmış butikleri keşfetmekten büyük keyif alıyorum. Vintage kıyafetler için tek tercih ettiğim adres Londra. Brick Lane’deki Beyond Retro (110-112 Cheshire Street, London E2 6EJ, Tel: +44 20 7613 3636) özellikle elbise konusunda bir cennet. Rokit’de (42 Shelton Street Covent Garden, London, WC2 9H2, Tel: +44 20 7836 6547) her zaman çok iyi durumda ikinci el kıyafet ve aksesuarlar buluyorum.. En son Barselona’nın ara sokaklarında bulduğum küçük butiklere bayıldım. Raval bölgesindeki Wilde Vintage (Joaquim Costa 2, Barcelona) adlı butikten harika ikinci el güneş gözlükleri aldım. Güneş gözlüklerine ve ayakkabılara karşı koyamıyorum. İstanbul’da daha çok Beymen (Abdi İpekçi Caddesi, No:23/1 Nişantaşı, Tel: 0212 373 48 00), Harvey Nichols (Kanyon Alışveriş Merkezi, Levent, Tel: 0212 319 11 76) ve D&G’den (City’s Alışveriş Merkezi, Teşvikiye Caddesi, No: 162 Nişantaşı, Tel: 0212 373 23 50) alışveriş yapıyorum. Üzerimdeki elbiseyi Barselona’da ikinci el kıyafetler satan bir butikten aldım. Miu Miu çantam Beymen’den, ayakkabılarımsa D&G’den. Saatim Cartier imzasını taşıyor.


Hayal Pozantı (Sanatçı)
Küçüklüğümden beri ikinci el kıyafetler satan mağazaları gezmeye bayılıyorum. En orijinal parçaların buralarda bulunabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden sürprizlerle dolu bit pazarlarını gezmekten büyük keyif alıyorum. Genelde hayalini kurduğum bir tasarımı görsel hafızama kaydetmiş olarak dolaşıyorum. Eğer ona yakın bir şey görürsem hemen satın alıyorum. Bu tasarıma hiçbir yerde rastlayamazsam da elimde olan parçaları terzi yardımıyla dönüştürüyorum. Yurt dışına gittiğimde mutlaka ufak butiklere ve yerel tasarımcıların mağazalarına uğramaya özen gösteriyorum. En son Stockholm’de alışveriş yapmak çok hoşuma gitti. Martin Margiela’nın Paris (25 Bis, Rue de Montpensier, Paris, 75001, Tel: +33 1 40 15 0755) ve New York’taki (803 Greenwich Street, New York, 10014, Tel: +1 212 989 7612) butiklerini ilham verici buluyorum. Bu butiklerin mekan tasarımları da en az giysiler kadar sıradışı. Ayrıca, Comme des Garçons’un guerilla store’larını da açıldıkları şehirlerde takip etmeye çalışıyorum. Minimum maliyetle dekore edilen bu mağazalar, bir yıl süreyle açık kalıyor ve Rei Kawakubo’nun avantgart tasarımlarına ev sahipliği yapıyorlar. Türk tasarımcılardan Gül Gürdamar’ın markası Eternal Child için yarattığı tasarımları etkileyici buluyorum. Bunun için Beymen (Abdi İpekçi Caddesi, No:23/1 Nişantaşı, Tel: 0212 373 48 00) mağazalarına gittiğimde mutlaka Eternal Child’a göz atıyorum. Çekimde üzerime giydiğim elbise İpekyol Twist (İstinye Park Alışveriş Merkezi, İstinye Bayırı Caddesi, Tel: 0212 345 50 05) tasarımı. Bu elbiseyi ters giyip, kuşağını göğüs altından bağlayarak kullanıyorum. Çantamı Rotterdam’da ikinci el kıyafetler satan bir mağazadan aldım. Bileziğim Yargıcı’dan (Valikonağı Caddesi No:30 Nişantaşı, Tel: 0212 225 29 12), kolyemse Brüksel’deki bir bit pazarından. New York’taki H&M (111 5th Avenue at 18th Street, New York 10019, Tel: +1 212 539 17 41) mağazasından aldığım kazağı ortasından kesip hırka haline getirdim. Paltomu da H&M’den aldım. Ayakkabılarım Dorothy Perkins’ten (Abdi İpekçi Caddesi, No:2 Nişantaşı, Tel: 0212 291 08 40), çocukluk şemsiyemse Perry Ellis imzasını taşıyor.


Bengisu Gürel (Stylist)
Moda çekimlerine hazırlanırken sürekli mağaza gezdiğim için moda ve alışveriş hayatımın ayrılmaz birer parçası. Alışveriş vahalarım, Beymen (Abdi İpekçi Caddesi, No:23/1 Nişantaşı, Tel: 0212 373 48 00), V2K (Abdi İpekçi Caddesi, No: 29/Z Nişantaşı, Tel: 0212 219 94 98), Topshop (Abdi İpekçi Caddesi, No:2 Nişantaşı, Tel: 0212 291 08 40) ve Nişantaşı’ndaki butikler.
Tasarımlarını oldukça cesur bulduğum Alexander McQueen’in butiğine (Abdi İpekçi Caddesi, No: 21 Nişantaşı, Tel: 0212 232 20 04) de uğramadan edemiyorum. Daima kıyafetlerle iç içe olduğum için beğeni eşiğim iyice yükseldi. Yani, mesleki deformasyon olarak adlandırabileceğim bu durumun sonucunda zor kıyafet beğenir oldum. Styling yapmaya başladığımdan bu yana vintage kıyafet ve aksesuarlara olan ilgim arttı. Eskiden onlara başkalarının eskisi gözüyle bakardım. Şimdiyse vintage bir elbisedeki zamansızlık hissine bayılıyorum. Bu yüzden artık ikinci el kıyafetler satan butikleri de gezmeye başladım. İstanbul’daki favorim Çukurcuma’daki Pied de Poule (Faik Paşa Yokuşu Çukurcuma, Tel: 0212 245 81 16). Pied de Poule’ün sahibi Şelale Gültekin’in şapka koleksiyonuna mutlaka görülmeli bence. Her an her yerde gözüme çarpan, stilime uydurabileceğimi düşündüğüm parçaları satın alıyorum. Gezdiğim her şehirde mutlaka kendime uygun bir şeyler buluyorum. Nice’deki Rue Paradis Caddesi üzerinde ünlü markaların arasına serpiştirilmiş olan küçük butikleri gezmek en büyük zevkim. Üzerimdeki hırka Beymen’den, triko kraliçesi Sonia Rykiel’in imzasını taşıyor. Bu aralar çok sık giydiğim taytımı da Beymen’den aldım. Bluzum annemin genç kızlığından kalma. Ayakkabılarım Gucci’den (Maçka Caddesi, Yeni Maçka Han, Teşvikiye, Tel: 0212 225 21 51), çantamsa Pied de Poule’den.

Travel+Leisure Ocak'09