29/06/2009

Dedikodu kumkumaları ve moda hükümlüleri

Bugün pek sevgili bir arkadaşımla günlük dedikodu seansımızı yaparken konu, yine ve yeniden 'Vogue'un başına kim geçecek?' sorusuna geldi. Ferhan İstanbullu, kimliği açıklanmayan birinin korkunç kumpası sonucunda derginin genel yayın yönetmenliğinden oldu ne yazık ki. Bunun için biz yine İstanbullu'dan önce konuşulan isimler üzerinde fikir teatisinde bulunmaya başladık. Pek iyi kalpli olmadığımız ve Vogue koltuğuna Ferhan İstanbullu'yu çok yakıştırdığımız için potansiyel adaylar hakkında kazan kaynattık.

Tabi dedikodu kazanı bir kaynamaya başladı mı içine her türlü malzeme atılıyor. Arkadaşım, Stella McCartney'nin Chloé'den ayrılmasının üzerinden yıllar geçmişken, ismi bizde saklı bir moda yazarının "Ay şekerim Chloé'nin bu sezonki koleksiyonunu gördün mü? Stella McCartney rezil etmiş" beyanatını anlattı bir kez daha. (Evet, aynı konuları birkaç kez konuşup gülme gibi bir arızamız var) Sonra da şu yorumu yaptı "Bunun adı fashion crime."


Benzetmeye bayıldığım için bugün mütemadiyen sezonun moda hükümlülerini düşündüm durdum. Trend denilen gelip geçicilik pek bana göre değil. Bu yüzden, moda suçu işleyenleri tespit etmek daha kolay oluyor aslında. Topshop'u sevdiğimi itiraf ediyorum ve bu, beni de 'tüket-at' modasının neferlerinden biri haline getiriyor. Lakin 'moda' olana karşıyım. Bu yüzden de mini minnacık şortlar ve upuzun etekler/elbiseler giyenleri moda hükümlüsü ilan ediyorum. Ultra mini şortlarla stiletto giyen kadınlar ömür boyu Converse giyme cezasına çarptırılmalı. Maksi elbise/etekçiler de ikinci bir emre kadar evlerinden dışarı çıkmamalı.

28/06/2009

It's in his kiss


Lulu Guinness tasarımı dudak şeklindeki portföy çanta ve küpeler, Diana Ross&The Supremes'den bir şarkıyla sevenlerinin huzuruna çıkıyor. Şarkının sözlerindeki gibi "How can I tell if he loves me so?" diyorsanız, bu aksesuarlara kulak verin:

Does he love me?

I wanna know!

How can I tell if he loves me so?

(Is it in his eyes?)

Oh no! You need to see!

(Is it in his eyes?)

Oh no! You make believe!

If you wanna know

If he loves you so

It's in his kiss!

(That's where it is!)

(Oh yeah! Or is it in his face?)

Oh no! It's just his charms!

(In his warm embrace?)

Oh no! That's just his arms!

If you wanna know

If he loves you so

It's in his kiss!



Salvador Dali'nin Mae West's Lips Sofa adlı başyapıtının nelere kadir olduğunu görüyor musunuz? Fashion kisses art :)

27/06/2009

A dark tale

Aşağıdaki harikulade ilüstrasyonları gördüğümden beri Neil Gaiman'ın aynı adlı romanından uyarlanan animasyon filmi Coraline'i izlemediğim için hayıflanıyorum. Kitabı okumamış olmamsa daha da çok elem verdi bana. Neyse ki işe filmin sahne çizimlerini yapan Jon Klassen'i keşfetmekle başladım. Şimdi sıra Robinson'un yolunu tutup Coraline'e kavuşmaya geldi.









26/06/2009

Realiteye nanik

Sürrealizmin kurucu büyükbabası André Breton, 1930 yılında yazdığı Second Manifesto of Surrealism'de "The simplist surrealist act consists of dashing down into the street, pistol in hand, and firing blindly, as fast as you can pull the trigger, into the crowd" demişti.
Lorella Pierdicca'nın, Japonların furoshiki adını verdikleri kumaş paket kağıdıyla tasarladığı çantalar, realitiye uzaktan el sallıyor. Sürrealite topraklarına ayak basmak için:



Sürrealizm okyanusunda kulaç atmak için André Breton'dan bir pasaj okumadan olmaz. Otomatik yazı tekniğiyle yazılmış olan Soluble Fish, Jemima Montagu'nun 'The Surrealists: Revolutionaries in Art&Writing 1919-35' isimli kitabından alıntı.


"Otomatik yazı da ne?" sualinin yanıtı bizzat Breton'dan geliyor: "I resolved to obtain from myself what one seeks to obtain from patients, namely a monologue poured out as rapidly as possible, over which the subject's critical faculty has no control-the subject himself throwing reticence to winds-and which as much as possible represents spoken thought." Alakasız cümlelerin birbirini kovaladığı otomatik yazı tekniği, Virginia Woolf ve James Joyce'un bilinç akışı tarzıyla benzerlikler gösterir. Sürrealistlerin yarı rüyada yarı halüsünasyon görüyormuşcasına kaleme aldıkları otomatik yazılar, yaratıcılık patlamaları yaşayan bir güruhun en kıymetli eserleri bence.

25/06/2009

I'm a high school lover & you're my favourite flavour

Normal şartlar altında bir filmin başrol oyuncusuna gönül verme yaşını çoktan geçmiş olmam gerekiyor. Fakat bu sabah 'Broken English'i izleyince tanıdığım zat-ı şahaneyle birlikte lise yıllarıma geri gittim (read: regression). Air'ın 'Playground Love' şarkısının sözlerini başlığa taşımam da bu yüzden.
Bayanlar baylar huzurlarınızda Melvil Poupaud ve bayılınası tarzı:



Melvil'ciğimin jean, hırpani beyaz tişört, cool ceket ve hasır şapka kombini to die for. Bu ülkede şapka inkılabı yapılmadı mı? Türk erkeklerinin şapka takmaktan imtina etmesinin sebebini bilen var mı?

22/06/2009

Down the rabbit hole

Alice, tavşan deliğinden aşağı düşerken neler düşünürmüş bir bakalım:


Linda Sunshine'ın (daha güzel bir soyadı olabilir mi?) 'All Things Alice' kitabından

Peter Jensen'in 2010 resort koleksiyonundaki tavşancıkları görünce Alice'i anmadan edemedim işte. "I had the little rabbit as a graphic in my Mildred collection ages ago. Then I thought we should bring him back as our logo" demiş Jensen, style.com'a. Biraz 60'lar, biraz ladylike ruh, biraz da şirinelik derken ortaya nefis bir koleksiyon çıkmış. Brick Lane'deki kitsch butik Tatty Divine'la birlikte tasarlanan tavşan gözlüklerini görünce insanın tavşan olmak isteyesi geliyor :)















Modellerin önünde poz verdikleri dekor, illustrator Chorlette Mann'ın mahareti. Evimin bir odasının duvarlarında görmek istiyorum bu şiirsel desenleri.

19/06/2009

Acne treatment

-Bütün vücudumun Acne'lerle sarılmasını arzu ediyorum Doktor Hanım. Ne yapmamı önerirsiniz?
-İlginç bir durumla karşı karşıyayız. Cilt mütehassıslarına daha çok 'Acne'lerden kurtulmak için başvurulur. Durumu terapistinizle görüştünüz mü?
-Evet. Acne sendromu yaşıyormuşum. Tek tedavi, Acne'nin spring 2010 pre-collection'ından birkaç parçaya sahip olmakmış.





Ad crush


Juergen Teller-Marc Jacobs ikilisinin yaptığı her şeyi mest olarak izliyorum. MJ'ın yeni kampanya çekimindeki hafif depresif havaya uygun bir şarkı Beatles'dan geliyor. Across the Universe...

Words are flying out like
endless rain into a paper cup
They slither while they pass
They slip away across the universe
Pools of sorrow waves of joy
are drifting thorough my open mind
Possessing and caressing me

Jai guru deva om
Nothing's gonna change my world
Nothing's gonna change my world
Nothing's gonna change my world
Nothing's gonna change my world

Images of broken light which
dance before me like a million eyes
That call me on and on across the universe
Thoughts meander like a
restless wind inside a letter box
they tumble blindly as
they make their way across the universe

Jai guru deva om
Nothing's gonna change my world
Nothing's gonna change my world
Nothing's gonna change my world
Nothing's gonna change my world

Sounds of laughter shades of life
are ringing through my open ears
exciting and inviting me
Limitless undying love which
shines around me like a million suns
It calls me on and on across the universe

Jai guru deva om
Nothing's gonna change my world
Nothing's gonna change my world
Nothing's gonna change my world
Nothing's gonna change my world
Jai guru deva
Jai guru deva

18/06/2009

Sükut pabuçları

İnsanın içindeki seslerin sesini kesmesi zor. Sesler, hep bir ağızdan konuşmaya başladıklarında kulakları tıkamak yeterli olmuyor ne yazık ki. Beyhude yere uğraşmayın onları susturmak için.
Sükutu ayakkabılarda arayın. 1917 yılında 'sneakers' olarak adlandırılan ilk lastik pabuçlardan biri Keds'lerde hatta. 'Sneakers', fazla ses çıkarmadan 'sneak' (sessizce sokulmak) etmeye izin verdikleri için bu ismi almışlar. O gün bugündür de onlarla sessiz sakin hayatlar sürmek muhtemel.
1917'den bu yana sessizlikten başka özelliklere de sahip oldu Keds'ler. 2009 modellerinin ekoloji dostu versiyonları bir harika. %100 organik kumaştan yapılan ayakkabıların her yanı doğaya saygı gösteriyor. Bağcıkların geçtiği delikler nikelsiz, astarı tamamen geridönüşümlü malzemeden yapılmış ve ayakkabılardan elde edilen gelirin bir kısmı organik tarım için çalışan The Organic Exchange'e bağışlanıyor.


Sessizlik lütfen...

16/06/2009

The Notorious Betty Magazine

Başlığım, hatrınıza 50'lerin pin up girl'ü Bettie Page'i getirdi öyle değil mi? 'The Notorious Bettie Page' filminde izlediğiniz 'sex kitten' Bettie Page'i hemen unutun. Zira sizlere takdim edeceğim dergi hiç de Bettie Page seksapeline sahip değil. Alabildiğine tatlılık ve romantizmle süslü Betty Magazine, University for the Creative Arts Rochester'da okuyan Hannah Burgess ve Charlotte Jacklin'in üretimi.









Betty'nin bayılarak takip ettiğim Lula'nın küçük kız kardeşi olabileceği kanısındayım. Vintageseven, gün içinde hayaller denizine balıklama atlayış yapan ve büyümeyi pek tercih etmeyenler (biri beni mi çağırdı?) için üretilmiş adeta. Hemen download edip karıştırmanızı şiddetle tavsiye ederim.

13/06/2009

Welcome back

İlham böceklerime bir haller oldu. Kafamın içinde cirit atmıyorlar bir süredir. Yaz tatiline çıktılar galiba. Ya da karnımdaki kelebekler onları ürküttü. Kelebekleri kış kışladım. Gönül rahatlığıyla ait olduğunuz yere geri gelebilirsiniz sevgili böceklerim. Kendinize Phoebe Philo'yu örnek alın. Bakın o da bir döndü, pir döndü.
İlham böceklerimle aramızda geçen diyalogdan bir kesit:
İlham böcekleri: Kimdir bu Phoebe?
Ben: 2001-2006 yılları arasında feminen tasarımlarıyla Chloé'yi Chloé yapan kadın. Alameti farikaları arasında fırfırlı ve fistolu bluzlar, robadan elbiseler ve Katherine Hepburn'ü anımsatan dökümlü pantolonlar bulunuyor.


İlhamcekleri: Tarzını anlatsana bize biraz. İlham verebilmek için daha çok şey duymaya ihtiyacımız var. Bu salak kelebekler yüzünden biraz kırgınız sana.
Ben: Kelebekler de neymiş! Onlar gelip geçici, size daima meftunum ben. Philo'nun Chloé için yarattığı tarzı "Tomboy meets girlie style" şeklinde özetleyebilirim.


İlham böcekleri: 2006 yılından bu yana nerelerdeydi peki?
Ben:Çocuğunu doğurduktan sonra onunla daha çok vakit geçirmek için Chloé hanedanlığının tahtından inmeye karar verdi. 2006 yılı itibariyle modayı bir kenara bırakıp çocuklarıyla ilgilenmeye başladı.
İlham böcekleri: Modayla bir alakası kalmadıysa neden bahsedip duruyorsun bu kadıncağızdan?
Ben: Şimdi sıkı durun bakalım. Celine'in tasarımcılığına atanan Philo'nun Resort 2010 koleksiyonunu sunmanın zamanı geldi.







İlham böcekleri: Girlie tasarımlardan eser kalmamış. Muhteşem!
Ben: Philo artık olgunluk döneminde. Tasarımlardaki ağırbaşlılığı Celine'e ve tabi kendi olgunluğuna borçlu olabilir. Kokteyl elbiseleri, sigaret pantolonlar ve tasarım harikası ceketler... Renk paleti de gözlere şenlik. Bol bol pudra rengi, lacivert, siyah ve yeşille dans ediyor.
İlham böcekleri: Philo'nun geri dönüşüne sevindik.
Ben: İyi ki döndünüz böceklerim ve Philo! Kelebekleri geri iade ettim bile.

10/06/2009

I'm a fool to want you

I'm a fool to want you

I'm a fool to want you

To want a love that can't be true

A love that's there for others too

Ofisten firar edip Beymen'e her gidişimde böyle oluyor. Kısa süreli aşk maceraları yaşıyorum çantalar ve ayakkabılarla. Şu sıralar karnımda kelebekler uçuran başka gelişmelerin varlığı söz konusu. Amma velakin kelebeklerin daha da hızlı kanat çırpmasına neden olan şaheserle tanıştırmak isterim sizleri. İsmi Chloé Sally bag. Billie Holiday'in 'I'm a Fool to Want You' şarkısını söylüyorum zincir saplı ve dore detaylı patlıcan moru bu çantaya. Tecrübelerime dayanarak Chloé çantaların taş gibi ağır olduğunu itiraf edebilirim. Yine de bu çantayı istiyorum. Ne de olsa aşkın gözleri görmez, kulakları duymaz.