27/01/2012

Saygıdeğer etekler ve elbiseler

Pantolonlar aklımı çelme yolunda hızla ilerliyorlar. STOP. Sizi sevmeye ve giymeye devam edeceğim. STOP. Fakat Karen Walker'ın 2012 ilkbahar-yaz koleksiyonundaki pantolonlar "Giy beni!" diyorlar. STOP. Daima sizin. STOP. Etekelbiseseverseda





26/01/2012

"Fashion needs culture or it becomes empty"

Başlıktaki vecize, Valentino'nun tasarımcılarından Pier Paolo Piccioli'ye ait. Kendisi, Maria Grazia Chiuri'yle birlikte, markanın kurucusu Valentino Garavani'nin vizyonuna sadık kalarak olağanüstü kreasyonlar yaratıyor. Bu, markanın yerinde saydığı anlamına gelmiyor. İkiliyi, Valentino'nun özünü unutmadan onu dönüştürme ve şekillendirme konusunda çok ama çok başarılı buluyorum. 2012 ilkbahar-yaz couture koleksiyonlarından şaheserlerle gözlerinize bir ziyafet çekmek isterseniz gözbebeklerinizi aşağıya doğru kaydırınız.






20/01/2012

Seviyor, sevmiyor, seviyor!

Marni'nin 2012 ilkbahar-yaz koleksiyonundaki şort ve ceketin üzerindeki desenlerle papatya falıma baktım. Seviyor çıktı!



18/01/2012

Wes Anderson krallığı






Fantastic Mr. Fox, The Darjeeling Limited ve The Royal Tenenbaums gibi şaheserlere imza atmış olan Wes Anderson, Moonrise Kingdom'la karşımızda. Sabırsızlıkla bekliyorum!

16/01/2012

Moda Hanım’ın yeni sezon düşleri

ELLE'deki iki yılımı doldurmama ramak kalmışken Mart 2010'da, derginin yanında verilen Trends eki için yazdığım giriş yazısıyla karşılaşıverdim bir anda. Şöyle yazmışım:

Elveda 80’ler, vatkalar ve güç gösterileri! Moda, yeni sezonda iç çamaşırı çekmecemizi açıp içine pastel renkli kozmetik malzemelerimizi döküyor. Pudra renginin bolca kullanılması konusunda ısrarcı. Uçuş uçuş şifonlar ve organzeler, modanın pastoral düşlerinin kahramanları oluyor. Marc Jacobs, Christian Dior, Alberta Ferretti ve Fendi’nin koleksiyonları, tatlı romantizme atıfta bulunan enfes parçalar barındırıyor. Minik ebatlı çiçek desenleri, nostalji kokulu parfümler sıkıyor havaya. Varla yok arası transparanlar, konunun erbabı Yves Saint Laurent’ı getiriyor modanın hatrına. Tasarladığında skandal olarak nitelendirilen 1968 tarihli siyah transparan şifon bluzunun, bu sezon her an her yerde karşımıza çıkabileceğini biliyor.
Militer etkiler ve sportif detaylar, modanın kırılgan hayal dünyasına bir parça gerçeklik katıyor. Christophe Decarnin’i izlemeye devam etmemizi öğütlüyor. Zira o, militer akıma en taze yorumu getiren isim.
Zayıf kalma obsesyonu sayesinde spor yapmaktan asla bıkmayan Moda Hanım, Alexander Wang, Pucci ve Proenza Schouler koleksiyonlarındaki sportif öğelere bayılıyor. Wang’in Amerikan futbolu ilhamlı tasarımlarının, tavrı olan ve kendine güvenen kadınlar için bulunmaz seçenekler sunduğunu düşünüyor.
Moda, rengarenk bonbonlarla dolu bir şekerci dükkanında açıyor gözlerini. Lanvin, Badgley Mischka, Emporio Armani, Luella ve Paul Smith koleksiyonlarında, şeker pembeleri, nane yeşilleri, limon sarıları ve kayısı somonları bizleri karşılıyor.
Şimdi gözlerinizi açıp kendi moda hayallerinizi kurmaya davet ediyoruz sizleri. Moda, düş yolculuğunuz boyunca size refakat edeceğine söz veriyor.

13/01/2012

Could someone wake me up?



I dim all the lights and I sink in my chair.
The smoke from my cigarette climbs through the air.
The walls of my room fade away in the blue,
And I'm deep in a dream of you.
The smoke makes a stairway for you to descend;
You come to my arms, may this bliss never end,
For we love anew just as we used to do
When I'm deep in a dream of you.
Then from the ceiling, sweet music comes stealing;
We glide through a lover's refrain, you're so appealing
That I'm soon revealing my love for you over again.
My cigarette burns me, I wake with a start;
My hand isn't hurt, but there's pain in my heart.
Awake or asleep, ev'ry mem'ry I'll keep
Deep in a dream of you.

11/01/2012

Günlük manav ziyareti




Bir kilo portakal, iki kilo domates, yarım kilo kırmızı biber, bir çift papatyalı dolgu topuk Moschino Cheap and Chic sandalet lütfen. Kese kağıdına sarar mısınız?

06/01/2012

Brief encounter



“We sometimes encounter people, even perfect strangers, who begin to interest us at first sight, somehow suddenly, all at once, before a word has been spoken.” Fyodor Dostoyevsky



Londra'nızı nasıl alırdınız?