Netflix’in gelmiş geçmiş en çok izlenen dizisi olan Bridgerton sayesinde korseye duyulan ilgi katlandı.
Epeydir zamanımızın çoğunu evde geçirdiğimiz için kadınların beli lastikli her türlü giysiye meyletmesi ve sutyene mesafelenmesi gayet anlaşılır. Şaşırtıcı olan, biz rahatlığa bu denli alışmışken eBay ve Lyst gibi sitelerin bir süredir korse aramalarında ciddi oranda sıçrayış kaydetmesi. Bridgerton ve Featherington ailelerinin koket kadınlarını izlerken üzerimizdeki eşofman altına yüzümüzü ekşiterek bakıyoruz galiba.
Dizide Penelope’yi canlandıran ve çekimler boyunca korse giymek zorunda kalan Nicola Coughlan ise bu konuda gerçekçi. “Günün bitiminde korseyi çıkarmak tarifsiz bir duygu. Sutyen cenderesini on binle çarptığınızı düşünün. Kaburgalarınız koca bir oh çekiyor,” diyor.
16. yüzyıldan itibaren Batılı kadınların hemen hemen 400 yıl boyunca farklı modellerde korseler giydikleri düşünülürse, kadın bedeninin hep bir ideale bağlı olarak biçimlendirilmeye çalışıldığı anlaşılır.
Günümüzün korse merakı Bridgerton’dan epey önce başladı esasında. Korse ve onun yeni nesil varisi vücut şekillendirici iç çamaşırları son yıllarda ünlülerin de etkisiyle iyiden iyiye yaygınlaştı. Bir yandan beden olumlama hareketi sayesinde güzellik normlarına karşı mücadele verilirken ve böylece farklı beden tiplerinin temsiliyetine yer açılırken, bir yandan da bedendeki fazlalıkları sıkıştırıp örterek kusursuzluk dayatmasını yeniden üreten bu tür giysilerin öne çıkarılması modanın mutat çelişkilerinden biri kanımca.
Kim Kardashian etkisi
Korsenin rağbet görmesinde en çok rol oynayan popüler kültür figürlerinin başında Kim Kardashian geliyor kesinlikle. 2019’daki Met Gala’da, üzeri kristallerle kaplı ıslak görünümlü Thierry Mugler elbisenin içine giydiği korsenin oluşturduğu abartılı kum saati görüntüsü, Kardashian’ın öncüsü olduğu gerçek dışı beden algısının şahikasıydı. O elbiseyle oturamadığını itiraf etse de, geçen yıl Instagram’da benzer bir korseyle çektiği videosunu paylaşmaktan geri kalmadı. Bunun üzerine pek çok takipçisinden tepki gördü. Sesini bunca insana ulaştırabiliyorken neden böylesi gerçeklikten uzak güzellik kıstaslarını yaymayı seçiyordu?
Kardashian sadece dış görünüşüyle değil, her beden için çözüm sloganıyla pazarlanan vücut şekillendirici markası Skims’le de bedenin durmaksızın dönüştürülebileceği mesajını veriyor. Sırf bu slogan bile bedenlerimizin düzeltilmesi gereken kusurları olduğunu ima ediyor. Çözüm diye sunulan, kadınların kendilerinden memnuniyetsizlik duymalarına hizmet etmekten başka bir şey değil. Oysa markanın internet sitesinde gezindiğimizde sadece zayıf mankenler görmüyoruz; çeşitlilik yerinde. Sözde bütün bedenler olumlanıyor. Fakat satılan ürünler, ne tip bir bedene sahip olurlarsa olsunlar, kadınlara bedenlerini değiştirmeyi vadediyor.
Şekillendirici ya da korse giyip giymemek bizim tasarrufumuzda olduğu için bunların ille de bir baskı aracı olarak kabul edilmeyeceği iddia edilebilir. Ancak bireysel tercih addettiklerimizin farkında bile olmadığımız toplumsal bağlamları mevcut. Hele hele beden söz konusu olduğunda belirli ideallerin nasıl tercih kisvesi altında kadınlara dayatıldığını düşünürsek, korsenin ve şekillendirici iç çamaşırının pek öyle masum iç giyim parçaları olmadığını anlayabiliriz. Bana inanmıyorsanız Penelope’ye sorun.