08/07/2009

Serendipçe

İnsanın, okuduğu anda aklına mıhlanan cümleler, sözcükler, tamlamalar vardır. Bunları biriktirmek, zihnin bir köşesine ince ince işlemek en sevilen uğraşlardan biri bazılarımız için. Tıpkı benim Yıldırım Türker'in Radikal'deki köşesinde kaleme aldıklarını büyük bir hassasiyetle hafızama kaydetmem gibi. Pazartesi günleri ülke meselelerine dair gözüpek açıklamalarını, Cumartesileri de 'Bahçe'sinde entellektüel ve bohem dünyasının üretimlerini okumak büyük keyif.
Başlıktaki 'serendipçe' kelimesi, bir Yıldırım Türker yazısından alıntı. Serendipity'nin Türkçesi olarak türettiği bu sözcüğü bakın nasıl tanımlıyor: "Serendipity, aramazken bulunan, mutlu tesadüf. Mutlu kaza. Zaten Fransızca karşılığı da 'hasard heureux.' Talih ve tehlikenin aynı sözcükte buluştuğunu da bu fırsatla buraya not ediverelim."
Beni mutlu tesadüfler silsilesiyle karşılaştıran Fashion Gone Rogue oldu. Burada karşıma çıkan moda çekimi vasıtasıyla Belçikalı fotoğrafçı Serge Leblon'u keşfettim ve serendipçenin ne kadar yakınımda olduğunu hatırladım birden. Çünkü Leblon, hayran kaldığım Sonia Rykiel kampanya çekimlerinin de fotoğrafçısıymış meğer. Rastlantıların büyüsüne inanın!







Serendipçeye inanmak için haklı sebeplerim: Sonia Rykiel'in ilkbahar-yaz 2008 ve sonbahar-kış 2008 kampanya çekimleri





Sözlerini Yıldırım Türker'in yazdığı, Işın Karaca şarkısı bu yazının fon müziği olsun:

Bitmemiş Tango

Solgun efendim
Ayılttınız hayattan beni
Yalnız bir kızdım
Öksüz yıldızdım
Çarpıp gittiniz
Hala aralık kapım karanlığa
Dalgın efendim
Dargın efendim
Yansaydık ah keşke daha ilk adımda
Keşke ölüme değil aşka inansaydık
Eşlik edecektiniz tek kişilik dansıma
Terinizi sildiğim mendil kaldı sizden bana
Mızıkçılık ettiniz yarim
Erken kaçıp gittiniz heyhat
Size kırgınım hala
Lakin yokluğunuzda çok zor hayat

1 comment: