26/05/2010

Tatlı bir günün anatomisi




Bol düşünme, bol yürüyüş, bol müzik, bol cheesecake ve bol dondurmadan ibarettir tatlı bir gün.
"Au revoir İstanbul" diyebilmek daha da tatlılaştırır bu günü.
Yes London, it's me again!

Şehirlerarası

İllüstrator Natsko Seki, gerçekte varolamayacak güzellikte şehirler yaratıyor. Tokyo'da doğup büyüyen, Londra ve Brighton'da eğitim alan Seki'nin illüstrasyonlarıyla şehirler ve düşler arası bir yolculuğa çıkalım.





25/05/2010

Dansa davet



Fred Astaire'ın dans ayakkabıları tupturuncu bir pantolonun altında arz-ı endam ediyor. Astaire'a özenip, pantolona "I'm building up to an awful letdown by falling in love with you" şarkısını söylüyor olabilirler mi?

23/05/2010

Ördek SU'ya daldı zil çaldı





Yaz mevsiminin ilk denizi Hillside Su'da selamladı beni. Otelin tek göze güzel görünen özelliği, lobisinin tavanındaki aynalardı. Ben de bunu fırsat bilip foto şipşakçılık oynadım.

20/05/2010

Sayıklamalar


Keçeden papyonlu, kemikten gözlüklü ve çiçekten yapılma kalpli çocuğun teki, Londra'da bir fotoğrafçıya poz vermiş.
Pötikareli gömlekli, çiçekli hırkalı ve hüzünlü bakışlı kızın biri bilgisayarının karşısında otururken bu fotoğrafı görmüş.
Arjantin'de kuşun biri uçmuş, İstanbul'da ağaçların yaprakları titremiş.
Gökyüzü üşümüş.

19/05/2010

Blonde redhead

Angel I can see myself in your eyes
Angel won't you feel for me from your heart
Do return my heart to me
No don't insist I'm already hurt

der Blonde Redhead Elephant Woman şarkısında.

Tıpkı benim gibi kızıl saç, çil ve porselen cilt üçlüsüne bayılanlar, Contributor Magazine'in Reds çekimini seyrederken Blonde Redhead dinlemeli.







17/05/2010

Dreamland

Yeryüzünde böyle bir kara parçası mevcut. İnsanların hayal kurdukları ve bu hayallerin gerçeğe dönüştüğü yer burası. Çok uzakta değil aslında. Ulaşımı da kolay. Hepimize göz kapama mesafesinde. Ancak buraya sadece gerçekten inananlar kabul ediliyor. Düş neferleri, hayalinin gerçekleşeceğine inanmayanları katiyen Dreamland'e kabul etmiyor.
Fotoğrafçı Burak İşseven, burada daimi ikamet edenlerden. Fotoğraflarındaki düşselliği de buna borçlu zaten. Kendisine bir çekimde asistanlık yapınca (bkz.Elle'in haziran sayısı) dijital makineler dünyasında analog çalışmanın nasıl meşakkatli bir iş olduğunu gördüm. Sonuçlardaki rüya efektinin karşısında reverans yapası geliyor insanın.










Burak'ı takip etmeye devam ediniz. Zira bundan sonra kendisiyle daha sık karşılaşacaksınız. Her defasında reveransı da unutmayınız.

16/05/2010

Shoeshoe

Şuşu diye okunduğunda fingirdek bir kadın ismi gibi oluyor. Kırmızı rujlu dudaklarından sigarası düşmeyen şuh bakışlı bir kadın. Şuhluk, Kron by KronKron'un yanından bile geçmese de başlıktan ötürü böyle bir şuh kadın portresi çizdim hayalimde.













Fotoğraflar için 24 yaşındaki Icelandic fotoğrafçı Saga Sig'e hürmetlerimi sunarım. mMmMmMmM leziz.

Season-less-ness

Modanın bu şizofrenik halini seviyorum. Yaza girerken kış koleksiyonlarını hatim edip yeni heyecanların peşinden koşmak hoş şey doğrusu. Karla Spetic sağolsun. Bahar günü, kış 2010 koleksiyonuyla hırka arzumu arttırdı.



11/05/2010

Kaşmirim, kaşmirsin, kaşmir

Aşkın yaşı olmadığı gibi kaşmirin de mevsimi olmaz. Hele ki söz konusu Cashmere in Love'ın kaşmirleriyse kendilerinin yılın her ayında tenimize değmesini isteriz.
Cashmere in Love'ın daha önce sizlere tanıttığım Bebek'teki merkez üssünde gözümü ısıranları burada bulabilirsiniz: