Hayvan çiftliği
George Orwell’in alegorik başyapıtı ‘Hayvan Çiftliği’nde hayvanların, yaşadıkları çiftliğin yönetimine hükmetmeleri gibi, naif hayvan desenleri de sezonun modasına hükmediyor. Romanda yer alan yedi emir uyarınca, iki bacaklı canlılar düşman, dört bacaklılar da müttefiktir. Orwell, “İnsan vermeden, üretmeden, tüketen tek mahluktur. İnsan süt vermez, yumurtlamaz; tavşanı yakalayacak kadar hızlı koşamaz ve sabanı sürmek için bile çok zayıftır. Yine de bütün hayvanlara hükmeder” yazdığında amacı, hayvanlarla insanları karşı karşıya getirmek değildi. O sadece Stalin ve komünizme taş atarak döneminin gerçeklerini eleştirmek istemişti. Koleksiyonlarına hayvan desenleri dahil eden moda tasarımcılarının akıllarında Orwell’in romanı yoktu tabii ki. Ama onlar da başımızdan geçen ekonomik krizin kasvetinden kurtulmamız için hayvanlara başvurdular. Ne de olsa modanın birincil görevi, bizi gerçeklerden uzaklaştırıp fanteziyle buluşturmak!
Modanın ana kraliçesi Miuccia Prada, Miu Miu koleksiyonunda naif hayvan desenlerini ağırladı. Prada, akıllara Nabokov’un Lolita’sını getiren tasarımlarla masumiyet ve gençliği sorguladığını söyledi. Kedi, köpek ve kuş desenlerine çiçekler eşlik ettiği için masum görünüşlü modellerin optimist bir yanları da vardı. Koleksiyonda, kıyafetler kadar arzu uyandıran parça, süet ve piton portföy çanta oldu. Kapağında yer alan kocaman kuş motifinin onu da daha da çekici kıldığını itiraf etmeliyim. Hayvan baskıları, Giles, Paul&Joe ve Anna Sui koleksiyonlarında da huzurlarımıza geldi. Ancak onların desenleri Miu Miu’nunkiler kadar saf ve sevimli değildi. Giles’ın örümcek desenleri ürkütücüyken, gergedan şeklindeki çantaları gayet şekerdi. Paul&Joe ve Anna Sui, çiftlikten çıkıp biraz daha vahşi ormanları gezdikleri için aslan baskıları karşımıza çıktı. Moschino’nun nüktedanlığı Moschino Cheap&Chic koleksiyonunda kendini gösterdi ve kocaman bir ördekle karşılaştık. Hayvan desenlerinin yüzümüzü güldüren etkisinin farkına vardınız, öyle değil mi?
No comments:
Post a Comment