01/06/2010

Visual diary

Huzurlarınızda bol çeşnili çorba misali bir şehir. Daldırın kaşıkları!






































6 comments:

  1. neresi burası:) çok güzel kareler yakalamışsın

    ReplyDelete
  2. wuhhuuuu çok merak ettiğim bir şehir..bu yaz barcelona madrid önümüzdeki yaz londra inşallah:) bu arada şapkalar bir harika!

    ReplyDelete
  3. Ne güzel bir vakitte gittin.. Hava da çok güzeldir kesinn.. Büyülü bir şehir burası, gidipte dönülmeyesi.. Gitme isteğinden çatlamak üzereyim şu an. Dur azıcık gözlerimi kapatayım; Liverpool street'de metrodan ineyim, o güzel istasyondan çıkıp Spitalfields'a yürüyeyim, Dolly Dare'a komşu olan butiğimin kapısını açayım, kapının üzerindeki zil tıngırdasın, içeriyi elimdeki mis kahvenin kokusu kaplasın, raflarda duran ayakkabılarım bana "günaydın" desin, onların tozunu alayım, zil tekrar tıngırdasın, bir de dönüp bakiyim ki sen gelll :) kahve içelim, sohbet edelim, ayakkabılarım bize bir dans gösterisi yapsın.. Her gün olsun bu her gün olsun.. Olmaz mı ki?

    ReplyDelete
  4. Tuğba belli ki sen de bir Londra aşıklısısın benim gibi :) National Portrait Gallery'nin kokusunu bilir misin? Hafif baş döndüren, ağır bir kokusu vardır hani. Pazar sabahı Liverpool Street metrosundan çıkıp Spitalfields'e oradan da Brick Lane'e gittim. Brick Lane'de köşedeki ızgaracıda somonlu bagel yedikten sonra taa Columbia Road'a kadar yürüdüm. Rob Ryan'ın dükkanını görüp çıldırdım. Baktım, gördüm, daha da çok baktım, daha da çok gördüm :) Yılda 5 günü böyle geçse insanın ömrü uzar.

    ReplyDelete
  5. Offf eridim şu an :) 16 Haziran'da biz de kavuşuyoruzzz, iş için gidiyorum, aradaki boşluklara sığdıracağım herşeyi ama olsun olsun olsun :)

    ReplyDelete