ELLE'deki iki yılımı doldurmama ramak kalmışken Mart 2010'da, derginin yanında verilen Trends eki için yazdığım giriş yazısıyla karşılaşıverdim bir anda. Şöyle yazmışım:
Elveda 80’ler, vatkalar ve güç gösterileri! Moda, yeni sezonda iç çamaşırı çekmecemizi açıp içine pastel renkli kozmetik malzemelerimizi döküyor. Pudra renginin bolca kullanılması konusunda ısrarcı. Uçuş uçuş şifonlar ve organzeler, modanın pastoral düşlerinin kahramanları oluyor. Marc Jacobs, Christian Dior, Alberta Ferretti ve Fendi’nin koleksiyonları, tatlı romantizme atıfta bulunan enfes parçalar barındırıyor. Minik ebatlı çiçek desenleri, nostalji kokulu parfümler sıkıyor havaya. Varla yok arası transparanlar, konunun erbabı Yves Saint Laurent’ı getiriyor modanın hatrına. Tasarladığında skandal olarak nitelendirilen 1968 tarihli siyah transparan şifon bluzunun, bu sezon her an her yerde karşımıza çıkabileceğini biliyor.
Militer etkiler ve sportif detaylar, modanın kırılgan hayal dünyasına bir parça gerçeklik katıyor. Christophe Decarnin’i izlemeye devam etmemizi öğütlüyor. Zira o, militer akıma en taze yorumu getiren isim.
Zayıf kalma obsesyonu sayesinde spor yapmaktan asla bıkmayan Moda Hanım, Alexander Wang, Pucci ve Proenza Schouler koleksiyonlarındaki sportif öğelere bayılıyor. Wang’in Amerikan futbolu ilhamlı tasarımlarının, tavrı olan ve kendine güvenen kadınlar için bulunmaz seçenekler sunduğunu düşünüyor.
Moda, rengarenk bonbonlarla dolu bir şekerci dükkanında açıyor gözlerini. Lanvin, Badgley Mischka, Emporio Armani, Luella ve Paul Smith koleksiyonlarında, şeker pembeleri, nane yeşilleri, limon sarıları ve kayısı somonları bizleri karşılıyor.
Şimdi gözlerinizi açıp kendi moda hayallerinizi kurmaya davet ediyoruz sizleri. Moda, düş yolculuğunuz boyunca size refakat edeceğine söz veriyor.