Cinsiyet kimliklerinin gitgide
flulaştığı, çekirdek ailelerin yok olmaya yüz tuttuğu bir dünyada aile ne
ifade edecek? Geleceğin ailesinin portresini çiziyoruz.
“Süper annelerin” Instagram’da rekabet halinde
oldukları, babaların çocuk bakımında en az anneler kadar sorumluluk aldıkları,
çocuk yetiştirmenin bilinen kurallarının ters yüz edildiği bir dönemdeyiz.
Yerleşik cinsiyet kodları sorgulanırken anne, baba ve çocuktan oluşan
çekirdek ailenin akıbetinin ne olacağına dair tahminler yürütülüyor. Sanayi Devrimi’nin
bir ürünü olan bu aile modeli, erkekle kadını keskin çizgilerle birbirinden
ayırarak, onlara biçtiği toplumsal cinsiyet rolleriyle birlikte her ikisini
evlilik müessesinin çatısı altında buluşturdu. Buna göre, erkek, para kazanıp
evin geçimini sağlamakla; kadınsa, annelik ve ev hanımlığı arasında gide gele
günlerini doldurmakla yükümlüydü. Bu iç karartıcı tablo kısmen varlığını
sürdürüyor olsa da özellikle kadınların iş hayatında
yer almasıyla birlikte
çekirdek ailede değişimler baş gösterdi. Geleneksel ailenin yerini alan
farklı aile modelleri türedi. Trend danışmanlık şirketi The Future Hunters’ın
başkan yardımcısı Erica Orange, artık ailenin tek bir tanımı olmadığını
söylüyor. “Günümüzde aile, sosyokültürel, ekonomik ve teknolojik pek çok
faktörden etkileniyor. Doğum oranlarının düşüşünden, gelişmekte olan ülkelerde
yaşlı nüfusun artışına, bir ya da ikiden fazla çocuk yetiştirmeyi
zorlaştıran ekonomik şartlardan, tüm dünyada kadınların eğitim ve iş
hayatına katılımının artışına kadar bir sürü şey çekirdek ailenin yapısını
değiştiriyor. Gelecekte aile, geleneksel kan bağından çok, aile farz
ettiğiniz insanların bir araya gelmesiyle oluşacak.” Bu sav, tıp alanındaki
gelişmelerle de destekleniyor. Bir süre önce İngiltere’de yapılan bir buluş
sayesinde, kadının kemik iliğinden sperm üretildi. Böylece, lezbiyen çiftlere
ve babasız doğum yapmak isteyen kadınlara biyolojik olarak kendi çocuklarını doğurma
olasılığının kapısı aralandı.
Orange, aile yapısının değişiminde teknolojinin de
kayda değer bir etki göstereceğine inanıyor. Common Sense Media tarafından
yapılan bir araştırma, ABD’de iki–dört yaş arası çocukların yüzde kırkının
evinde dokunmatik ekranlı teknolojik bir alet bulunduğunu gösteriyor. “App
jenerasyonu” olarak adlandırılan bu kuşak, doğduklarından itibaren dijital
teknoloji kullanan ilk kuşak olma özelliğine sahip. Orange’ın bu konudaki
öngörüleri Jetgiller’den bir sahneymişçesine gözünüzün önünde canlanabilir.
“Kişilerin, gerçek ailelerinin dışında sanal aileleri olacak. İnsanlar, sanal
gerçeklik ortamında evlenip siber çocuklar büyütecekler.”
Cinsiyetlerin akışkanlık kazanması, geleceğin
ailesi için bir başka belirleyici etken. WGSN’in
beyin takımı departmanından Lisa White, 1996-2010 arasında doğan Z kuşağının
açık ve şeffaf bir kültür yarattığını söylüyor. Bu jenerasyon, cinsel
kimliğin eskisi kadar insanları niteleyen bir tanım olduğuna inanmıyor.
Disney mağazalarında satılan çocuk kıyafetlerinin etiketlerinden cinsiyet
ibarelerinin kaldırılması ve Target’ın cinsiyetsiz çocuk oyuncakları reyonu
açma kararı, cinsiyet rollerinin daha da muğlaklaşacağına işaret ediyor.
Neticede, bu gibi örneklerle büyüyen çocuklar için cinsiyet ve aile kavramları
geleneksel kalıpların dışına taşınacak.
*Vogue Türkiye Mart sayısında yayınlandı.