Donatella Versace, Versace markasıyla kıyafet, aksesuar, mücevher, otel ve arabadan oluşan bir İtalyan rüyası sunuyor. Herkesi bu rüyanın bir parçası olmaya davet ediyor.
Kısa süre önce i-D dergisine verdiğiniz röportajda “Lüks paha biçilemez. Piyasa, ayrıcalık, lüks ve zenginliğe doğru yol alıyor” demiştiniz. Buna göre, Versace markasını nasıl konumlandırıyorsunuz?
Versace’yi İtalyan lüks markalarının en büyüğü olarak görüyorum. Tasarımların DNA’sında antikten moderne İtalyan kültüründen öğeler bulunuyor. Versace olarak ayrıcalık ve kaliteye değer veriyoruz. Bu prensibimizi korumaya devam edeceğiz.
Kardeşiniz Gianni, Versace’yi 1978’de kurdu ve markasıyla birlikte modanın en çok tanınan yüzlerinden biri oldu. Siz de onun özel mankeni ve ilham perisiydiniz. Bu kadar başarılı bir erkek kardeşin yol göstericiniz olması tasarım felsefenizi nasıl etkiledi?
Bu, muhteşem bir tecrübeydi. Çünkü Gianni harika bir öğretmendi. Benim gözümde ünlü bir moda tasarımcısı olmaktan ziyade abimdi. Bunun için onunla müthiş bir işbirliği içinde çalıştık. Ondan çok şey öğrendim. Tasarım anlamında ondan aldığım en büyük ders, kendine inanmanın çok önemli olduğu.
Gianni Versace’nin trajik ölümünden sonra bir anda her şeyin başına siz geçtiniz. Her şeyi kolayca ele almayı nasıl başardınız?
Eğer bu geçiş kolay gibi gözüktüyse bu, bizim gerçeği saklamayı çok iyi başardığımız anlamına gelir. Aslında hepimiz büyük bir şok yaşamıştık ve her şeyin altından kalkmak çok zordu. Ama başka bir seçimimiz yoktu. Tam da onun isteyebileceği şekilde davrandık.
Versace 1980’lerde kadınları fevkalade gösterişli ve kışkırtıcı kıyafetlerle tanıştırdı. Marka sizin ellerinizde farklı şekillenmeye başladı. Sizin kattığınız elegansla birlikte daha sofistike hale geldi. Markayı farklı bir seviyeye taşımaya nasıl karar verdiniz?
Söylediğim gibi Gianni, kaliteli ve değerli bir şey yaratacaksam kendime inanmam gerektiğini öğretti. Onun ölümünün ardından kendi tarzımı bulmak için çok uğraştım. Zaman içerisinde kendime güvenmeye başladım ve markanın zamanın ruhuna ayak uydurması gerektiğini anladım. Versace 80’lerde tamamen abartı ve şatafatla ilgiliydi. 21. yüzyılda daha sade ve ölçülü bir şeylere ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Sizin de söylediğiniz gibi marka böylece elegan ve sofistike hale geldi.
Defilelerinizden birinin sonunda Karl Lagerfeld sizin için “Son 10 yılda Versace imajını koruyarak çok iyi iş çıkardı” dedi. Geçen yıllarda Versace’yi nasıl yeniden yorumladınız?
Duyarlılık ve cazibe daima Versace’yi tanımlayan kelimeler oldu. Ben de markanın bu yönünü koruyarak onu tekrar tekrar keşfedebileceğimizi anladım. Tek yaptığım sofistike ve duyarlı Versace imajını yeni bir jenerasyon için yorumlamak.
Versace, 1980’lerden bu yana günlük giyimde bile cazibeyle bağdaştırılan bir marka. Versace kadınına günlük giyimde neler sunuyorsunuz?
Versace’nin günlük kıyafetleri, kadın vücudunu en güzel şekilde göstermek üzere en iyi kalite kumaşlar kullanılarak tasarlanıyor. Kesim ve form konularında da çok titiziz.
Asla topuklu ayakkabı giymediğinizi söylemiştiniz. Baştan ayağa Versace giymeyi seviyorsunuz. Sizi bakımlı sarı saçlarınız, parlatıcılı dudaklarınız ve göz alıcı mücevherleriniz olmadan düşünmek imkansız. Tasarımlarınızı kendinize benzeyen kadınları için mi yapıyorsunuz?
Versace look’unu taşıyabilecek kadar kendine güvenen kadınlar için tasarım yapıyorum. Hayalimdeki Versace kadını, seyahet etmeyi seven, entellektüel ve tecrübeli. Aslında ben her kadın için tasarım yapıyorum. Çünkü kıyafetlerinin onu harika göstermesini istemeyecek bir kadın olduğunu sanmıyorum. Hem kendim hem de farklı ülkelerdeki kadınlar için kıyafetler tasarlıyorum. Bu arada sarışın olmaları gerekmiyor. Sarışınlık Gianni’nin 11 yaşımdayken bana yakıştırdığı bir şeydi ve o günden bu yana üzerime yapıştı.
Amerikan Vogue dergisinin genel yayın yönetmeni Anna Wintour, Gianni Versace’nin medyanın ilgisinin tadını çıkarırken bu ilgiyi idare edebildiğini ve herkesin onun izinden yürüdüğünü söylemişti. Elton John ve Prenses Diana gibi ünlüler onun yakın arkadaşlarıydı. Markayı desteklemek adına ünlülerin gücüne inanıyor musunuz?
Ünlüler söz konusu olduğunda Gianni tam bir öncüydü. Markaya olan ilgiyi artırmada onların çok önemli olduğunu biliyordu. 1991 yazında dönemin en ünlü mankenlerine defilesinde yer vererek süper model fenomenini yaratan da Gianni oldu. Ben de son yıllarda reklam kampanyalarım için Madonna, Demi Moore, Halle Berry ve Kate Moss gibi samimi olduğum ünlülerle birlikte çalışıyorum. Erkek kampanyalarında ise çok maskülen bulduğum Patrick Dempsey yer alıyor.
Markanın başındaki yaratıcı deha erkek kardeşinizken bondaj elbiseler, asit renkler ve vücuda yapışan pantolonlar Versace’yi özetleyen parçalardı. Siz abartılı süslemeyi azaltıp markaya nötr renkler, zarif kesimler ve yapısal silüetler kazandırdınız. İmzanız haline gelen tarzlar ve bu tarzları yaratan kilit parçalar neler?
İmzamız haline gelen tarzlar sürekli evrim geçirerek değişiyor. Ama kaliteye verdiğimiz önem ve insan vücudunu en iyi şekilde gösterme çabamız hiç değişmiyor. Genelde kesim ve kumaş konularında çok özenliyim. Bir kıyafet giyildiğinde onun nasıl hareket ettiği ve vücudun hangi bölümlerini daha güzel gösterdiğini bulmaya çalışıyorum. Bu sezonun hit parçası asimetrik kesimli bir kokteyl elbisesi.
Moda çok değişken olduğu için en tepede kalmak oldukça zor. Versace’nin başarısını nasıl koruyorsunuz?
Yaptığım işi severek ve ona inanarak. Büyük bir tutku ve bağlılıkla çalıştığında markanın başarısını garantilemiş oluyorsun.
Son zamanlarda moda dünyasının en çok konuşulan isimlerinden biri olan Christopher Kane, sizden büyük destek gördü. Kendi ismini taşıyan markası için koleksiyon hazırlamanın yanı sıra Versace’nin couture koleksiyonunda da sizinle birlikte çalışıyor. Bu genç yeteneği desteklemeye nasıl karar verdiniz?
Versace, daima genç ve yeni yetişmekte olan moda tasarımcılarına dikkat etmenin önemini bilen bir marka oldu. Kendi kurallarını yazdıkları için onları izlemek gerçekten heyecan verici. Modanın geleceğinin, bu genç yetenekler olduğunu düşünüyorum. İşte bu yüzden, İngilitere’de genç tasarımcıları keşfetmek için yapılan Fashion Fringe yarışmasında başkan olarak görev alıyorum.
Sonbahar-kış koleksiyonunuz güçlü kesim teknikleriyle hazırlanmış terzilik harikası parçalardan oluşuyor. Sizce sezonun en güçlü ‘look’u hangisi?
Dalgalanan pilileri grafik şeritlerle kontrol altına alınarak üç boyutlu bir etkinin yaratıldığı mini elbiseleri beğeniyorum. Ayrıca, hacimli kısa paltolar ve uçuş uçuş jarse gece elbiseleri de çok güzel.
Bu sezonki koleksiyonunuz için Berlin’de yaşayan sanatçı Timothy Roeloffs ile birlikte çalıştınız. Roeloffs’un kolajları eflatun, fuşya ve sarı elbiseleri süsledi. Sanat ve moda arasındaki ilişki hakkında görüşleriniz neler?
Son zamanlarda birçok moda tasarımcısı sanatçılarla iş birliği yapıyor. Ben her zaman sanat dünyasını takip ederdim. Tim’in işlerini gördüğüm anda onların benim tasarımlarımla nasıl bütünleşeceğini hayal ettim. Ondan Versace ikonografisini klasik imgelerle birleştirmesini istedim. Yarattığı işler o kadar ilham verici oldu ki bu sezonki mücevher koleksiyonumu hazırlarken üç modern sanatçıyı da işin bir parçası haline getirdim. Julian Schnabel, Marc Quinn ve Wangechi Mutu, Versace’ye özel takılar tasarladılar.
Versace, müşterilerine kıyafetler, aksesuarlar, mücevherler, ev aksesuarları ve otellerden oluşan tamamen markalı bir hayat tarzı sunuyor. Markanız için nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz?
Versace’nin lifestyle markası imajını daha da geliştirmeyi hayal ediyorum. Mesela, kısa bir süre önce yeni bir Versace Lamborghini yarattık. Aynı zamanda Versace otelleri projesi de beni çok heyecanlandırıyor.
Hiç İstanbul’a geldiniz mi? Türk kadınlarının stili hakkında bir fikriniz var mı?
Evet, İstanbul’a geldim ve şehrinizi çok ilham verici buldum. Kültür ve tarih bakımından zengin olduğu kadar enerjik ve modern. İki kıtayı birbirine bağlamasının bu şehri çok özel kıldığını düşünüyorum. Bana göre ‘Türk kadını’ veya ‘İtalyan kadını’ gibi kategoriler yok. Seksi ve göz alıcı görünmek isteyen tüm kadınların yolu Versace’ye düşer.
Versace’yi İtalyan lüks markalarının en büyüğü olarak görüyorum. Tasarımların DNA’sında antikten moderne İtalyan kültüründen öğeler bulunuyor. Versace olarak ayrıcalık ve kaliteye değer veriyoruz. Bu prensibimizi korumaya devam edeceğiz.
Kardeşiniz Gianni, Versace’yi 1978’de kurdu ve markasıyla birlikte modanın en çok tanınan yüzlerinden biri oldu. Siz de onun özel mankeni ve ilham perisiydiniz. Bu kadar başarılı bir erkek kardeşin yol göstericiniz olması tasarım felsefenizi nasıl etkiledi?
Bu, muhteşem bir tecrübeydi. Çünkü Gianni harika bir öğretmendi. Benim gözümde ünlü bir moda tasarımcısı olmaktan ziyade abimdi. Bunun için onunla müthiş bir işbirliği içinde çalıştık. Ondan çok şey öğrendim. Tasarım anlamında ondan aldığım en büyük ders, kendine inanmanın çok önemli olduğu.
Gianni Versace’nin trajik ölümünden sonra bir anda her şeyin başına siz geçtiniz. Her şeyi kolayca ele almayı nasıl başardınız?
Eğer bu geçiş kolay gibi gözüktüyse bu, bizim gerçeği saklamayı çok iyi başardığımız anlamına gelir. Aslında hepimiz büyük bir şok yaşamıştık ve her şeyin altından kalkmak çok zordu. Ama başka bir seçimimiz yoktu. Tam da onun isteyebileceği şekilde davrandık.
Versace 1980’lerde kadınları fevkalade gösterişli ve kışkırtıcı kıyafetlerle tanıştırdı. Marka sizin ellerinizde farklı şekillenmeye başladı. Sizin kattığınız elegansla birlikte daha sofistike hale geldi. Markayı farklı bir seviyeye taşımaya nasıl karar verdiniz?
Söylediğim gibi Gianni, kaliteli ve değerli bir şey yaratacaksam kendime inanmam gerektiğini öğretti. Onun ölümünün ardından kendi tarzımı bulmak için çok uğraştım. Zaman içerisinde kendime güvenmeye başladım ve markanın zamanın ruhuna ayak uydurması gerektiğini anladım. Versace 80’lerde tamamen abartı ve şatafatla ilgiliydi. 21. yüzyılda daha sade ve ölçülü bir şeylere ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Sizin de söylediğiniz gibi marka böylece elegan ve sofistike hale geldi.
Defilelerinizden birinin sonunda Karl Lagerfeld sizin için “Son 10 yılda Versace imajını koruyarak çok iyi iş çıkardı” dedi. Geçen yıllarda Versace’yi nasıl yeniden yorumladınız?
Duyarlılık ve cazibe daima Versace’yi tanımlayan kelimeler oldu. Ben de markanın bu yönünü koruyarak onu tekrar tekrar keşfedebileceğimizi anladım. Tek yaptığım sofistike ve duyarlı Versace imajını yeni bir jenerasyon için yorumlamak.
Versace, 1980’lerden bu yana günlük giyimde bile cazibeyle bağdaştırılan bir marka. Versace kadınına günlük giyimde neler sunuyorsunuz?
Versace’nin günlük kıyafetleri, kadın vücudunu en güzel şekilde göstermek üzere en iyi kalite kumaşlar kullanılarak tasarlanıyor. Kesim ve form konularında da çok titiziz.
Asla topuklu ayakkabı giymediğinizi söylemiştiniz. Baştan ayağa Versace giymeyi seviyorsunuz. Sizi bakımlı sarı saçlarınız, parlatıcılı dudaklarınız ve göz alıcı mücevherleriniz olmadan düşünmek imkansız. Tasarımlarınızı kendinize benzeyen kadınları için mi yapıyorsunuz?
Versace look’unu taşıyabilecek kadar kendine güvenen kadınlar için tasarım yapıyorum. Hayalimdeki Versace kadını, seyahet etmeyi seven, entellektüel ve tecrübeli. Aslında ben her kadın için tasarım yapıyorum. Çünkü kıyafetlerinin onu harika göstermesini istemeyecek bir kadın olduğunu sanmıyorum. Hem kendim hem de farklı ülkelerdeki kadınlar için kıyafetler tasarlıyorum. Bu arada sarışın olmaları gerekmiyor. Sarışınlık Gianni’nin 11 yaşımdayken bana yakıştırdığı bir şeydi ve o günden bu yana üzerime yapıştı.
Amerikan Vogue dergisinin genel yayın yönetmeni Anna Wintour, Gianni Versace’nin medyanın ilgisinin tadını çıkarırken bu ilgiyi idare edebildiğini ve herkesin onun izinden yürüdüğünü söylemişti. Elton John ve Prenses Diana gibi ünlüler onun yakın arkadaşlarıydı. Markayı desteklemek adına ünlülerin gücüne inanıyor musunuz?
Ünlüler söz konusu olduğunda Gianni tam bir öncüydü. Markaya olan ilgiyi artırmada onların çok önemli olduğunu biliyordu. 1991 yazında dönemin en ünlü mankenlerine defilesinde yer vererek süper model fenomenini yaratan da Gianni oldu. Ben de son yıllarda reklam kampanyalarım için Madonna, Demi Moore, Halle Berry ve Kate Moss gibi samimi olduğum ünlülerle birlikte çalışıyorum. Erkek kampanyalarında ise çok maskülen bulduğum Patrick Dempsey yer alıyor.
Markanın başındaki yaratıcı deha erkek kardeşinizken bondaj elbiseler, asit renkler ve vücuda yapışan pantolonlar Versace’yi özetleyen parçalardı. Siz abartılı süslemeyi azaltıp markaya nötr renkler, zarif kesimler ve yapısal silüetler kazandırdınız. İmzanız haline gelen tarzlar ve bu tarzları yaratan kilit parçalar neler?
İmzamız haline gelen tarzlar sürekli evrim geçirerek değişiyor. Ama kaliteye verdiğimiz önem ve insan vücudunu en iyi şekilde gösterme çabamız hiç değişmiyor. Genelde kesim ve kumaş konularında çok özenliyim. Bir kıyafet giyildiğinde onun nasıl hareket ettiği ve vücudun hangi bölümlerini daha güzel gösterdiğini bulmaya çalışıyorum. Bu sezonun hit parçası asimetrik kesimli bir kokteyl elbisesi.
Moda çok değişken olduğu için en tepede kalmak oldukça zor. Versace’nin başarısını nasıl koruyorsunuz?
Yaptığım işi severek ve ona inanarak. Büyük bir tutku ve bağlılıkla çalıştığında markanın başarısını garantilemiş oluyorsun.
Son zamanlarda moda dünyasının en çok konuşulan isimlerinden biri olan Christopher Kane, sizden büyük destek gördü. Kendi ismini taşıyan markası için koleksiyon hazırlamanın yanı sıra Versace’nin couture koleksiyonunda da sizinle birlikte çalışıyor. Bu genç yeteneği desteklemeye nasıl karar verdiniz?
Versace, daima genç ve yeni yetişmekte olan moda tasarımcılarına dikkat etmenin önemini bilen bir marka oldu. Kendi kurallarını yazdıkları için onları izlemek gerçekten heyecan verici. Modanın geleceğinin, bu genç yetenekler olduğunu düşünüyorum. İşte bu yüzden, İngilitere’de genç tasarımcıları keşfetmek için yapılan Fashion Fringe yarışmasında başkan olarak görev alıyorum.
Sonbahar-kış koleksiyonunuz güçlü kesim teknikleriyle hazırlanmış terzilik harikası parçalardan oluşuyor. Sizce sezonun en güçlü ‘look’u hangisi?
Dalgalanan pilileri grafik şeritlerle kontrol altına alınarak üç boyutlu bir etkinin yaratıldığı mini elbiseleri beğeniyorum. Ayrıca, hacimli kısa paltolar ve uçuş uçuş jarse gece elbiseleri de çok güzel.
Bu sezonki koleksiyonunuz için Berlin’de yaşayan sanatçı Timothy Roeloffs ile birlikte çalıştınız. Roeloffs’un kolajları eflatun, fuşya ve sarı elbiseleri süsledi. Sanat ve moda arasındaki ilişki hakkında görüşleriniz neler?
Son zamanlarda birçok moda tasarımcısı sanatçılarla iş birliği yapıyor. Ben her zaman sanat dünyasını takip ederdim. Tim’in işlerini gördüğüm anda onların benim tasarımlarımla nasıl bütünleşeceğini hayal ettim. Ondan Versace ikonografisini klasik imgelerle birleştirmesini istedim. Yarattığı işler o kadar ilham verici oldu ki bu sezonki mücevher koleksiyonumu hazırlarken üç modern sanatçıyı da işin bir parçası haline getirdim. Julian Schnabel, Marc Quinn ve Wangechi Mutu, Versace’ye özel takılar tasarladılar.
Versace, müşterilerine kıyafetler, aksesuarlar, mücevherler, ev aksesuarları ve otellerden oluşan tamamen markalı bir hayat tarzı sunuyor. Markanız için nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz?
Versace’nin lifestyle markası imajını daha da geliştirmeyi hayal ediyorum. Mesela, kısa bir süre önce yeni bir Versace Lamborghini yarattık. Aynı zamanda Versace otelleri projesi de beni çok heyecanlandırıyor.
Hiç İstanbul’a geldiniz mi? Türk kadınlarının stili hakkında bir fikriniz var mı?
Evet, İstanbul’a geldim ve şehrinizi çok ilham verici buldum. Kültür ve tarih bakımından zengin olduğu kadar enerjik ve modern. İki kıtayı birbirine bağlamasının bu şehri çok özel kıldığını düşünüyorum. Bana göre ‘Türk kadını’ veya ‘İtalyan kadını’ gibi kategoriler yok. Seksi ve göz alıcı görünmek isteyen tüm kadınların yolu Versace’ye düşer.
Harvey Nichols Magazine 06