Hepimiz ışık hızıyla üretilip tüketilen kıyafetlerden
sıkılmadık mı? Karakterli ve emsalsiz ikinci el ve vintage kıyafetlerin
kulaklara fısıldayacak hikayeleri var. İstanbul’da bu kıyafetleri satan yerleri
gezip hikaye biriktirdik. Fotoğraflar: Dilan Bozyel
Gardırobunuzdaki kıyafetlerin üstünüze doğru gelip sizi
boğmaya çalıştığını hissettiğiniz oldu mu hiç? Cevabınız evetse siz de tüketim
limitlerinizi doldurma alarmı veriyor olabilirsiniz. Şimdi durun ve düşünün. En
son ne zaman bir kıyafet aldınız ve kısa süre sonra hevesinizi kaybedip ondan
kurtulmak istediniz? Sadece bir sezon giydiğiniz halde tipi kayan kazağınızın
yüzünü bir daha görmek istemediniz? Trend analisti James Wallmann, yeni çıkacak
olan “Stuffocation” adlı kitabında duruma eleştirel gözle bakmanıza yardımcı
olacak cümleler kaleme aldı: “Eşyalardan boğulma hali, obezite salgınının
maddesel karşılığı. Sahip olduğumuz şeylerle zenginleşmek yerine tıkanmış
hissediyoruz. Yoğun ve karışık hayatlarımızda artık daha çok, daha iyi anlamına
gelmiyor.” Elbette tüm kıyafetlerinizden kurtulmanız gerekmiyor. Fakat
sadeleştirmenin ve geri dönüştürmenin hem gardırobunuza, hem de size iyi
geleceğine şüphe yok. Sadeleştirme için tüketim hızını düşürmek gerekiyor. Geri
dönüştürmeyse ancak ikinci el ve vintage ürünlerle almaya yönelmekle
gerçekleşebilir. Yeni yıl kararlarınızın arasına geri dönüştürmeyi
yerleştirmenize yardımcı olmak için bunları satan en iyi butikleri seçtik ve
vintage tutkunlarıyla buluştuk.
İkinci el ve vintage butikler
Pied de Poule
Pied de Poule’ü 2003’te açan Şelale Gültekin, “Bir tek
koca biriktirmiyorum. Onun dışında her şeyi biriktiriyorum” diyor kahkaha
atarak. Toplama ve biriktirme sevdası, 7 yaşındayken babasının verdiği
harçlıklarla pul koleksiyonu yapmasıyla başlamış. Annesi ve anneannesinden
kalan hiçbir şeyi attırmamış. Önce şapka toplayarak zengin vintage
koleksiyonunun oluşturmaya adım atmış. Yine gençken, Musevi ailelerin
çocuklarına ders verip karşılığında aile yadigarı elbiseler almış.
“Toplayıcılık ruhumda var. Aldığım kıyafetleri kurtarıyormuş gibi hissediyorum”
demesi de bundan. Sattıklarının ikinci el değil, vintage olduğunun özellikle
altını çiziyor. Dünyanın her yerinden müşterilerin onu bulmaları tesadüfi
değil. Gültekin tam anlamıyla işinin erbabı. Butikteki kıyafetleri özenle
muhafaza ettiği için her şey üst üsteymiş gibi görünüyor. Ancak bu kıyafet
yığının içinde muhteşem cevherler var. Ağırlıklı olarak 50 ve 60’li yıllardan
elbiselerin yanı sıra sahip olmakla övündüğü 1000’e yakın şapka var. Şapkalara
hayali hikayeler uydurmaya bayılıyor. Sattığı parçaların hepsiyle ilgili anlatacak
bir şeyleri var. Bu da işini ne kadar büyük bir şevkle yaptığının göstergesi.
Faik Paşa Yokuşu No: 19/1 Beyoğlu
Tel: 0212 245 81 16
My Pera 1960
Çukurcuma’da yürürken My Pera 1960’ı es geçmeniz mümkün
değil. Mağazanın kapısının önünde asılı duran bir kaban veya elbisenin “Buraya
baksana. Sana anlatacaklarım var” dediğini duymak için ille de eskilere aşık
olmanız gerekmiyor. Onlar zaten sizi içeriye davet ediyor. Buranın sahibi
Türkan Rodoplu’nun ikinci el ve vintage kıyafetlere olan ilgisi üniversite
yıllarında dedesinin ceketlerini giymesi ve gözlüklerini takmasıyla başlamış.
Ondan sonra da vintage tutkusu hiç peşini bırakmamış. 2010 yılında açtığı
dükkanda, 30’lardan 80’lere kadar olan dönemi kapsayan kıyafetler var. 25
TL’den başlayan fiyatlar, paltolarda 200 TL’ye kadar yükseliyor. Rodoplu için
eski kıyafetleri bulup satmanın en güzel yanı değerli şeylerin devamını
sağlıyor olmak.
Kuloğlu Mah. Ağa Hamamı Sok. No:16/B Cihangir
Tel: 0212 292 51 87
Hangout Galata
Hangout Galata, steril bir ortamda “yepyeni” eskiler
görmek isteyenler için ideal adres. Sahibi Banu Küçük, mart ayında çıktığı bir
yurt dışı seyahatinden vintage ve ikinci
el kıyafetlerle döndükten sonra butiği açmaya karar vermiş. “10 sene önce ilk
ikinci el kıyafetimi aldığımda eskilere olan merakımı keşfettim. Butikle
birlikte bu ilgimi profesyonelliğe dönüştürmek istedim” sözleriyle Hangout’un
ortaya çıkışını anlatıyor. 60’lardan 90’lara kadar olan döneme ait kıyafet ve
aksesuarların fiyat aralığı 30 TL ile 600 TL arasında değişiyor. Küçük,
ürünleri genelde Avrupa ülkelerinden alıyor. Berlin’deki vintage mağazaları ve
ikinci el pazarlarından çok keyif aldığını söylüyor. Ayda bir kurulan Amsterdam
ikinci el pazarının da mutlaka görülmeye değer olduğunu ekliyor. İkinci el
kıyafetlerin kendisi için ne ifade ettiğini sorduğumda, “Eskilerin bir hikayesi
var. Benim onlarla buluşmamdan sonraki süreç bu hikayeleri merak edip üstüne
yeni hikayeler yazmakla geçiyor. Bu hissi hiçbir şeye değişmem” cevabını
veriyor.
Küçük Hendek Cad. 16/A Galata
Tel: 0212 293 89 95
Mozk
Selda Bola ve Berk Özkanlı, ikinci el ve vintage’la
İngiltere, Sussex’de eğitim alırken tanışmış. Çift, bir karavanda yaşarken
tiyatrolara kıyafetler temin ederek geçimlerini sağlamış. 2009 yılında
Türkiye’ye dönünce de Mozk’u açmaya karar vermiş. Bola, burada satılan kıyafet
ve aksesuarların çoğunu İngiltere’den topluyor. 60’lı ve 80’li yıllar
vazgeçilmezi. Butikte de bu dönemlerin üstünlüğü dikkati çekiyor. Her şeyi kuru
temizlemeye gönderdikten sonra satışa çıkarıyor. Tüm detaylarla bizzat kendi
ilgileniyor ve “Bu benim için iş değil, zevk” diyor. Mozk’ta kıyafet ve
aksesuarların yanı sıra mobilya ve objeler de bulunuyor. Bola, yaşanmışlıkları
ve anıları olan şeylerin değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğü için insanlara
“eski” ürünleri almalarını tavsiye ediyor.
Kuloğlu Mah. Ağa Hamamı Sok. No:13/B Cihangir
Tel: 0212 252 34 99
Online ikinci el ve vintage alışveriş siteleri
AU Vintage
Ahu Yağtu’nun Galata’daki vintage butiği Second Chance,
İstanbulluların “eskilerle” buluştuğu nadir adreslerden biriydi. Yağtu, ikinci
el ve vintage’ı daha fazla insana sevdirmek için Second Chance’in ardından Auvintage.com’u
hayata geçirdi. AU Vintage Marka Yöneticisi Ahmet Gencehan Güneş, “Dönemleri en
iyi şekilde yansıtan, iyi kondisyondaki ürünleri seçmeye çalışıyoruz. Vintage
ve ikinci el parçaların yanı sıra eylül ayından bu yana Türk tasarımcıların
koleksiyonlarını da satıyoruz. Ayrıca AU Exclusive ve dekorasyon bölümlerinde özel
olarak seçtiğimiz markalara yer veriyoruz” diyor. Sitedeki “Zaman Tüneli”
sayesinde 1950’den günümüze 10 yıllık dönemlerde ürün araması yapılabiliyor.
Ürün gamının çoğunluğunu 60, 70 ve 80’lerden parçalar oluşturuyor. Ünlü
markaların da bulunduğu sitede, Chanel, Yves Saint Laurent, Christian Lacroix,
Balenciaga, Emilio Pucci ve Versace tasarımlarıyla karşılaşabilirsiniz.
Konserve Vintage
Merve Burma, yıllarca biriktirdiği ikinci el kıyafetler
bir gün yanardağ gibi gardırobundan püskürünce Konserve Vintage’ı kurmaya karar
vermiş. Sitenin ismini, vintage’ın ilk dikildiği günkü gibi tazeliğini
korumasına istinaden seçmiş. Burma, “Dönem kıyafetlerinin dokuma, dikiş, baskı
kalitesini ve sağlamlığını günümüzde üretilen kıyafetlerde bulamıyorum. İki-üç
kere giydikten ve yıkadıktan sonra bir daha giyilemeyecek hale geliyorlar. Yani
kapitalist sistem bize “Git, yenisini al” diyor. Bu yüzden, vintage kıyafetleri
daha insancıl görüyorum” diyor. İkinci el parçaları ulaşılabilir kılmak için
marka ve nadiratlarına göre 20-250 TL arasında fiyatlandırıyor. Monoton
kıyafetlerden sıyrılıp, içinde kendinizi mutlu hissedebileceğiniz ve başka hiç
kimsenin üzerinde göremeyeceğiniz şeylere sahip olmak için sizi Konserve
Vintage’a davet ediyor.
House of Austen
Zeynep Yalçınkaya ve Mine Kaplangı’ya ilk olarak
“Geçmişten ünlü birinin gardırobunu House of Austen’da satışa çıkaracak olsanız
kimi seçerdiniz?” diye soruyorum. “Şaşırmayacaksınız ama Jane Austen’ın. Bir de
Marlene Dietrich’in gardırobuna dalmak isterdik. Bunları satışa çıkarır mıydık
yoksa hepsini kendimize mi saklardık bilemiyoruz” yanıtını alıyorum. İki yakın
arkadaş, ikinci el ve vintage’a olan
ortak ilgilerini kurdukları alışveriş sitesiyle yayıyorlar. Başta Londra,
Berlin ve Amsterdam olmak üzere dünyanın farklı yerlerindeki vintage pazarları
ve ikinci el dükkanlarından ürün alıyorlar. House of Austen’da daha çok 60, 70
ve 80’lerden parçalar bulunuyor. Siteye koymaya kıyamadıkları şeyler de oluyor
tabii. Kaplangı’nın anneannesinden kalan, 40’lı yıllarda kullandığı el yapımı
deri işlemeli cüzdan ve Yalçınkaya’nın tesadüf eseri bulduğu 1920’lerin tombalası
bunlardan sadece birkaçı.
Karaköy Junk’ın proje yaratıcısı
Aslı Atamer
Vintage
ve ikinci el eşyaların cazibesine ilk ne zaman kapıldığınızı hatırlıyor
musunuz?
Kendimi bildim bileli toplamaya meraklıyım. Bu ilgimin
anneannemin evini karıştırırken başladığını düşünüyorum. Kendisi giyinmeye ve
evine vakit ayıran çok özenli bir kadındı. Annem de onun eşyalarını çok iyi
korudu ve sergiledi. Onun günlük hayatı, benim geçmişe bağım oldu.
Uzun
süre Londra'da ikinci el kıyafet sattınız. Orada insanların ikinci ele rağbet
etmelerinin sebebi ne sizce?
Londra’da vintage satılan belli başlı bütün pazarlarda
bulundum. Portobello’dan Brick Lane’e, Spitalfields’den Pimlico’ya... Ayrıca
eBay’de de yüzlerce satışım var. İngiltere’de herkes istediği ve hissettiği
gibi yaşıyor, eğleniyor ve giyiniyor. İkinci el ve vintage uzun yıllardır
hayatlarında olan bir konsept. Orada her bütçeye ve zevke göre iyi ikinci el ve
vintage satan dükkanlar var.
Türkiye'de
insanlar “eski” kıyafetlere karşı biraz mesafeliler. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Türkiye, statü kaygısı yüksek insanların yaşadığı bir
ülke. İkinci el kıyafet giymek birçok kişi için alternatifler arasına bile girmiyor.
Ayrıca bunları bulmak bir keşif ve merak işi. Türk insanının buna çok açık
olduğunu da düşünmüyorum. Meraklılarıysa eşyaların temiz olmayışından veya
kokusundan rahatsız olabiliyor. Benim için bulduğum parçadaki ışığı görmek işin
en zevkli kısmı. Bir bluzu kombinleyebileceğim parçaları hayal etmek, kırık bir
aynanın çerçevesini dönüştürebileceğim şekilleri gözümde canlandırmak çok
keyifli. Vintage kullanmak biraz merak ve hayal gücü gerektiriyor.
Karaköy
Junk'ı açmaya nasıl karar verdiniz? Orada neler bulacağız?
Üç-dört ay içinde açmayı planladığım Karaköy Junk çok
uzun yıllardır rüyasını gördüğüm ve hayalini kurduğum bir dükkan, konsept ve
proje. Aslında bir dükkan gibi gözükse de içinde hayata geçirmek istediğim bir
sürü planım var. Eşimle birlikte alternatif ülkelere seyahatler etmeye çok
meraklıyız. Gittiğimiz yerlerdeki eskicileri, antikacıları, pazarları gezmeyi
severim. Buralardan topladığım çok fazla ürün var elimde. Mobilyadan aksesuara,
oyuncaktan postere...
Gardırobunuzda
ikinci el kıyafetler ne kadar yer kaplıyor? Onları ne şekilde kombinlemeyi
seviyorsunuz?
Dolabımın yüzde 70’i vintage parçalardan oluşuyor.
Eskiyle yeniyi karıştırmayı seviyorum. Giydiklerime illa ki eski bir şey
katıyorum. Yoksa saatini evde unutup dışarı çıkmış biri gibi hissediyorum.
Sahip
olduğunuz en değerli vintage parça nedir?
Anneannemden kalanlar. O dönem, insanların kendilerini
yarattıkları, bir tablo gibi süsledikleri zamanlarmış.
İnsanlara
vintage'ı sevdirecek bir slogan icad etmenizi istesem bu ne olurdu?
Birisinin çöpü, bir diğerinin hazinesidir. Her şeyden
önce vintage bir geri dönüştürme biçimidir.
Blogger ve Papier Atelier’nin ortağı
Deniz Yılmaz
Eskilerle
ilgili sizi en çok cezbeden nedir?
Özellikle şapkalar, gözlükler ve 1920'lerin alagarson saç
kesimlerine bayılıyorum. Ayrıca, 1960'ların geometrik ve çiçek desenlerinin
yanı sıra dönemin ünlü modeli Twiggy’nin yer aldığı her fotoğraf karesi beni
çok etkiliyor.
"Tam
bana göre" dediğiniz dönem hangisi?
Tek bir dönemden ziyade her dönemin farklı özelliklerini
kendime yakın buluyorum. Örneğin, 1960'ların rengarenk elbiseleri, mini
etekleri, geometrik desenleri ve kutu kepleri çok hoşuma gidiyor. 1920'lerin
saç modellerini, uzun incilerini, ayakkabılarını, kısa paça erkek
pantolonlarını, 30'larınsa yakaları kürklü, geniş omuzlu kabanlarını çok
seviyorum.
Eski
kıyafetleri giyerken büyükanne gibi görünmemek için ne tür stil önerileri
verirsiniz?
Büyükanne gibi görünmemek için belli bir döneme bağlı kalmadan,
kıyafetlerin aralarındaki uyuma göre parçaları bir araya getirmek iyi bir fikir
olabilir. Bunun yanı sıra, "yeni" ile "eskiyi" karıştırarak
aralara kendi yorumunu da katmak iyi bir yöntem.
Geçmişten
birinin gardırobundan tek bir kıyafet alma şansınız var. Kimi seçerdiniz?
Coco Chanel'in gardırobundan yüksek bel pantolonunu
alırdım. Bence o çok özel bir kadın çünkü gelenekseli sürdürmektense, modaya
yepyeni bir soluk getirmiş.
Türkiye
ve dünyadan ikinci el alışverişi için favori adresleriniz nereler?
Kıyafetler için Çukurcuma'daki Mozk'u, çantalar içince
Idea’yı tercih ediyorum. Vintage gözlükler için tek vazgeçilmez adresim
Sirkeci'deki Tekten Optik. Burada çok kaliteli ve orijinal dönem gözlükleri
buluyorum. Benim için Paris ikinci el konusunda cennet. Saint Quen pazarındaki
Vernaison bölümünde broşlara, şapkalara ve porselenlere bakarak saatlerimi
geçirebilirim. Aynı pazarda yer alan Dauphine ismindeki dükkana bayılıyorum. Le
Marais bölgesindeki hemen hemen bütün ikinci el mağazalarını seviyorum.
Guerrisol zincirinde gezinirken hiç ummadığım parçalar buluyorum. New York'ta kalitesi ve
tarzı açısından en sevdiğim dükkanların başında Edith Machinist ve David Owens
Vintage geliyor. Bir de karavanlarıyla seyahat ederek ikinci el giysi satan
Coast to Coast Vintage var. L Vintage zinciriyse, çeşitliliği ve iyi
gruplandırılmış olması bakımından uğramadan geçemediklerim arasında.
*Marie Claire'in Aralık 2013 sayısında yayınlanmıştır.
No comments:
Post a Comment