Baş döndüren yükseklikteki topukları, renkli ve seksi detaylarıyla Brian
Atwood tasarımı ayakkabılar birer estetik harikası. Yükseklik korkunuzu yenmek
için geçerli bir sebebiniz var.
Brian Atwood sıkı bir Instagram ve Twitter kullanıcısı. Kişisel olarak
ilgilenmediğinde takipçilerinin bunu hissettiklerine inandığı için sosyal medya
hesaplarıyla ağırlıklı olarak kendisi alâkadar oluyor. Yazdığı
cümlelerin sonuna ünlem koymayı seviyor. Üstelik tek bir ünlemin yeterli vurgu
yapmadığını düşünüyor olmalı ki çoğunlukla üç tane birden kullanıyor. Ben de
tasarladığı ayakkabıları bir noktalama işaretiyle anlatacak olsam kesinlikle
ünlemi seçerdim. Zira topuklular söz konusu olduğunda lügatında “makul” kelimesine
yer vermeyen bir tasarımcıyla karşı karşıyayım. “Göz kamaştırıcı, seksi ve
çılgınca yüksek topuklu ayakkabıları seviyorum ve daima seveceğim” diyor.
Atwood, tıpkı tasarladığı ayakkabılar gibi bir ortama adım attığında anında
fark edilebilecek bir duruşa sahip. Karizmatik, kendinden emin ve dikkat
çekici. Sanat ve mimarlık eğitiminin ardından New York’ta bulunan Fashion
Institute of Technology’de moda tasarımı okurken modellik yapmaya başlaması
şaşırtıcı değil. Beş yıl podyumları arşınladıktan sonra 1996 yılında Gianni
Versace’nin tasarım ekibine katılan ilk Amerikalı tasarımcı oldu. Markanın
yükseliş devrindeki yıllarda orada çalışmanın ona neler kattığını merak
ediyorum. “Versace modaevi hayal bile edemeyeceğim kadar iyi bir okuldu.
İnandığım şeylerden asla taviz vermemem gerektiğini Gianni Versace’den
öğrendim. Yaptıklarımı herkesin beğenmesini beklememeyi de” sözleriyle
anlatıyor. Herkes beğenmiyor olabilir ama Atwood’un tasarımlarını giyen ünlü
isimlerin listesi bir hayli kabarık. Anne Hathaway, Jennifer Lawrence, Cameron
Diaz, Rachel Zoe, Madonna, Miley Cyrus, Lady Gaga ve Jennifer Lopez bunlardan
sadece birkaçı. Henüz tasarladığı ayakkabılarla yürümemiş bir ünlüyü
paylaşmasını istediğimde hınzır bir gülümsemeyle “Kate Middleton’ın ayakkabı
konusunda biraz tavsiyeye ihtiyacı var” diyor.
Ayakkabıların inşası
Atwood, bebeklerine elbise diken tasarımcılardan olmasa da gençlik
yıllarında dikiş dikmeyi öğrendiğini söylüyor. “17-18 yaşımdayken diktiğim
kıyafetlerle evde defileler yapardım. Modellerim kimler miydi? Kız kardeşlerim
ve arkadaşlarım.” Ailesindeki kadınlar ve özellikle annesi modaya olan
tutkusunun şekillenmesinde rol oynamışlar. Annesinin her gün hazırlanıp evden
çıkışını izlediği günler hâlâ hatırında.
Gianni Versace sayesinde tanıştığı kıyafet tasarımı alanından ayakkabıya
geçişini anlatırken o günleri yeniden yaşıyormuş gibi görünüyor. “Kıyafet
tasarlarken her zaman ayakkabı çizimleri yapardım. 90’larda ayakkabılar bugünkü
kadar önemli değildi. Versace’nin ayakkabı ve aksesuar bölümünün baş
tasarımcısı olduğumda sadece sevdiğim alana odaklanmaya başladım. 2001’de kendi
markamı kurarken Donatella Versace’den izin aldım. İstifa edeceğimi düşündü ama
ben beş yıl süresince iki işi bir arada yürüttüm. Versace ailesi İtalyan ailem
gibi.”
Versace formasyonu, Atwood’un şaşaalı tasarımlarında kendini gösteriyor. Estetikle rahatlık arasında bir seçim yapmasını istediğimde tereddütsüz “Estetik” diyor. “Erkeklerin kafalarını çevirip bakmalarını, kadınların da ‘Ayakkabıların ne kadar güzel’ demelerini istiyorsunuz.” Bunun için biraz acı çekmeyi göze almaz mısınız?
Versace formasyonu, Atwood’un şaşaalı tasarımlarında kendini gösteriyor. Estetikle rahatlık arasında bir seçim yapmasını istediğimde tereddütsüz “Estetik” diyor. “Erkeklerin kafalarını çevirip bakmalarını, kadınların da ‘Ayakkabıların ne kadar güzel’ demelerini istiyorsunuz.” Bunun için biraz acı çekmeyi göze almaz mısınız?
*Vogue Türkiye Aralık sayısında yayınlandı.
No comments:
Post a Comment