Sağa sola bakma; ayıptır. Büyükler konuşurken lafa girme; ayıptır.
İsteklerini bastır, sonra etraf ne der; ayıptır. Fazla sesli kahkaha atma;
ayıptır. Vücut hatlarını belli eden kıyafetler giyme; ayıptır. Gerçek
duygularının yerine kılıflar uydur; ayıptır. Bir kız çocuğu olarak doğduğunda,
zihnine yapıştırılan ayıplar listesi kabarık olur. Zaten annenle baban da o
“ayıp şeyi” yaparak senin dünyaya
gelmene sebep olmuşlar. O “ayıp şeyin” ne olduğunu şimdilik söyleyemezler;
büyüyünce anlarsın. Hem kız dediğin fazla soru sormaz, sorgulamaz. Kızlıktan
kadınlığa geçişte kendiliğinden öğreniverirsin.
Yıllar geçtikçe, büyüyüp serpildikçe yeni maddeler eklenir ayıplar
listesine. Elini, kolunu, aklını, vajinanı bağlar tekmili birden. İç sesin,
“Ayıpsa ayıp bana ne?” diye bağırır ama duyuramaz kendini. Zira etrafta
ayıplayacak kimsen olmasa da sen kendi kendini ayıplamaya başlarsın. “Bir
kadına böyle davranmak yakışır mı hiç?” sorusu habis bir tümör gibi büyür
içinde. Çıkarıp atamazsın. “Ayıp”la başlayan cümlelerin arasında benliğini
silersin. Çamaşır askısına mandallarsın ayıplarını. Pişirdiğin mercimek
çorbasına çeşni niyetine katarsın. Kocanın sakız gibi beyaz gömleğine ütüyle basarsın.
Dört dörtlük ayıplamalarla çevrili dünyanda varoluşundan bihaber olursun.
Günün birinde biri karşına çıkıp, “Sen ne olacaksın peki?” diye sorduğunda “Elbet bana da sıra gelecek. Ama şimdi ayıp olmasın. Bu kez uyumlu olayım” dersin. Sahi bugüne kadar sıra sana geldi mi hiç? Annen, baban, konu komşu, arkadaşların, sevgililerin derken kendini unuttun gitti. Sık ağaçlarla kaplı iç dünyanı çoraklaştırdın. Tamam kabul ediyorum. Bunu tek başına yapmadın. Ne ailen, ne de toplum iç dünyanı zenginleştirmene elverişli bir ortam sunmadı. Ama unuttun mu sen kurtlarla koşan kadınlar kabilesindensin. Kabilenin, güçlü içgüdüsel doğaya sahip, gözü kara, iç sesini duyan ve benliğine sahip çıkan kadınlarından ne ara koptun? Seni nasıl ehlileştirdiler? Clarissa P. Estes, Kurtlarla Koşan Kadınlar’da “Kültür, kişilik, psişe ve bunun gibi unsurlar kadınların nasıl giyinmesini, davranmasını talep ederse etsin; başkaları bütün kadınları nasıl yanlarında on tane uykucu duenas’la (dadıyla) birlikte geveze bir kadın grubu içinde tutmaya çalışırsa çalışsın, kadının ruhsal hayatını sıkıştırmak için ne tür baskılarda bulunulursa bulunulsun, şu gerçeği hiçbir şey değiştiremez: Bir kadın ne ise odur; bu, vahşi bilinçdışı tarafından dikte edilir ve kadın açısından çok, ama çok olumlu bir durumdur” diye yazmıştı. Şimdi çıkarıp at üstünden tüm ayıplamaları ve kabilene geri dön. Sahte nezaketlerden, sana ait olmayan davranış biçimlerinden ve ruhunu sıkboğaz eden her şeyden kurtul. İplerini koparıp koşmaya başla.
No comments:
Post a Comment