16/09/2008

Moda mı sanattan? Sanat mı modadan?


Dada onların dedesi. Kendilerini kariyer stratejisiz kamikaze pilotlarına benzetiyorlar. Gamze Fidan, Cansu Aybar ve Zeynep Turuthan, ‘biricik’ üretimler sundukları Kop-Art’ı anlatıyorlar.

Kop-Art giysi sattığınız bir dükkan olmanın ötesinde Dadacılıkla sıkı fıkı ilişkisi olan bir sanat akımı. Bir Kop-Art manifestosu hazırlayacak olsanız ilk maddesi ne olurdu?
2006 yılında Hafriyat'ta yer alan ‘Müdahale’ isimli sergiye (aynı zamanda ilk sokak sanatı sergisi) ‘DaDa Bizim Dedemiz’ konseptli çalışmamızla katıldık. Bu, DaDa nidasını bilinçle sarf ettiğimiz ilk motto olmasına rağmen, aslında kolektifimiz daha doğmadan da yaptığımız hazır işler, fanzinler, defterler ve pek çok çalışmamızda kolaj, anlamdışılık, şiir ve saçmaya vurgu yapıyorduk. DaDa sevgisiyle dolu tüm bu çalışmalar, Kop-Art'ın mayasında bolca yer aldı. Bizim zaten on maddelik bir manifestomuz bulunuyor. Her maddede DaDa'nın kural tanımazlığı, sistem karşıtlığı ve anarşist tavrına göndermeler olmasına karşın, son madde olan 'Yaratıcılığın elçileri hayatla sanat arasındaki sınırları tanımaz' DaDa'yla bütünleşmemizin en güzel örneği.

Trendlere aldırmadan ve hatta onları ciddiye almadan tasarım yapıyorsunuz. Bu anarşist tavrı nasıl koruyabiliyorsunuz?
Sizin de belirttiğiniz gibi, en başından beri ‘mainstream’ tasarım anlayışının dışındayız. Trendleri bilinçli olarak es geçiyor ve ciddiye almıyoruz. Bunun icin en ufak bir çaba harcamıyoruz. İçimizden geldigi gibi, kişisel ve sanatsal vizyonumuzu yansıtmak için yaratıyoruz. Anarsişt tavrı korumanın ağır bir bedeli de var tabii. Uzun yıllardır maddi kazanım hayal etmeden, kariyer stratejisiz kamikaze pilotları gibi yaşıyoruz. Hatta, mekanımızda yer alan çalışmalarımız ‘biricik’ üretimler olmalarına rağmen gerçek bedellerinin altında, mütevazı bedellerle ‘alıcı’sını bekliyor. Bizim için satmanın da ötesinde, o çalışmanın doğru kişiyle buluşması önem taşıyor.

Underground olarak ortaya çıkan tüm hareketler eninde sonunda mainstream hale geliyor. Sizin mainstream olmak gibi bir kaygınız var mi?

Ana akım olmak gibi bir kaygımız yok. Ancak, kendimizi seslenebileceğimiz insanlara tam olarak duyuramıyoruz. Daha çok ilgi görmek, tanınmak ve yaratımlarımızın daha çok insana ulaşması bizi hem memnun eder hem de tetikler.


P(art)i organizasyonlarınızı ne sıklıkta gerçekleştiriyorsunuz? Bu p(art)ileri farklı kılan ne oluyor?
Her yıl en az bir p(art)i yapmak istiyoruz. Mekanımız 2006 yılında açılmadan önce, gece kulüplerini tek gecelik galeri, hatta butik olarak değerlendiriyorduk. Bir Kop-Art p(art)isini farklı kılan şey, p(art)inin özel konseptinin çok katmanlı olarak (üst baş, video-art çalışmaları, enstelasyonlar, zamanın ilerisinde müzikler, performans ya da happenningler ve avangart mekan tasarımlarıyla) işlenmesidir. Kop-Art'la işbirligi yapan pek çok sanatçının da katkılarıyla, p(arti)ye katılan kişilere bir gecelik de olsa -piyasa yapmanın ötesinde-anlamlı bir deneyim yaşama şansı verir.

Tasarladığınız giysileri kimlerin giymesini istiyorsunuz?
Onlara bizim verdiğimiz değeri veren, taşıyabilen, ‘biricik’lerin.

Kop-Art'ın 'ziyaretçilerini' neler bekliyor?
Çok katmanlılık (hazir-iş'ten giysiye, fanzinden, retrospektif enstelasyon parçalarına, aksesuardan flyer ve sticker’a uzanan fikirler, uygulamalar), campy gusto, samimiyet, eşsiz parçalar, kediler, sürprizler.


Time Out Ekim'08

No comments:

Post a Comment