29/09/2009
28/09/2009
Sana lilyum bahçesi vadettim
Benim için bahar, ilkbahardır. Sonbaharla pek aram yoktur. Zorla severim. Bu mevsime dair sevdiğim şeyler: trençkot, çorapsız stiletto bot giymek, sweatshirtler, şehirdeki yağmur kokusu ve çantamdaki şiir kitapları.
Sence yeni sezonun ruhunu en iyi hangi kelime özetliyor?
Billie Jean.
Sonbahar-kış 2009 koleksiyonlarına baktığında 'Artık gitsin ve uzunca bir süre de geri gelmesin' dediğin bir trend oldu mu?
Sentetik rockçılar, zımba, metal ve iğneyle dolu her türlü aksesuar, Lindslay Lohanizm, tayt ve harem pantolonları.
Yeni sezonda alışveriş sepetini nelerle dolduracaksın?
Sepet doldurmaya niyetim yok. Ama aşık olduğum üç parça var: Jimmy Choo’nun siyah süet stilettosu, Balmain’in ceketi ve Miu Miu’nun ten rengi kaşmir paltosu.
Gardırobundaki hangi parçalar geçtiğimiz kıştan bu sezona tarzına eşlik etmeye devam edecek?
Sigaret jeanlerim, stilettolarım, disko elbiselerim, biker ceketlerim ve parfümüm.
Sezonun giyim kodunun kilit parçaları neler sence?
Vatkalı ceket, melanj sweatshirt, kum saati silüeti, tulum, deri şort ve vintage Cartier mücevher.
Yeni sezonda cazibesine dayanamadığın tasarımların yaratıcısı kim oldu?
Michael Jackson’ın ışığıyla Christopher Decarnin ve Ricardo Tisci. Ayrıca, Dries Van Noten, Phoebo Philio’nun Celine koleksiyonu ve Blender Originated.
Uçtu Uçtu Aşk Uçtu'dan bir pasaj:
Kadının gözleri ışıl ışıl “Herşey eski günlerdeki gibi olacak” sözcükleri dökülüverdi ağzından. Eski güzel günlerdeki gibi... Kadın geçmişi tekrar tekrar yaşamaktan, eski güzel günleri yad etmekten alıkoyamıyordu kendini. Geçmiş günler onun eroiniydi, kurtulmak isteyip de kurtulamadığı en büyük tutkusuydu, her fırtına sonrası sığındığı limanıydı. En ince detayına kadar tüm yaşadıklarını heybesinde biriktiriyor, mutlu olmak istediğinde heybenin ağzını açıp bir bir döküyordu anılarını ortaya. Yaşadıklarını zamana göre tasnif ediyordu. Sıcağı sıcağına yaşadıkları en çok canını acıtanlar olduğu için onları heybenin en dibine atıyordu. Geçmişte yaşadıklarının acısını ise düşüne düşüne hafifletiyordu. Yaşadıklarını her gözden geçirişinde sevdiklerinin kusurlarını örtbas ediyor, onların hatalarını kendine mal etmekten garip bir zevk duyuyordu. Böylece sevdiklerinin onu üzmediği düşüncesine günbegün daha da çok inandırıyordu kendini. Yarattığı toz pembe geçmişten öylesine mutluydu ki anılar onu korkutmaktan ziyade mutlu ediyordu.