Robotlar ve otonom cihazlar
ofisteki yerlerimize göz mü dikiyor? Belki. Ancak yeni bir sanayi devriminin
eşiğindeyken mesleklerin geleceği umut veriyor.
Aynı gün içinde 1000 farklı iş yapıp bunların her birinden para
kazandığınızı hayal edebiliyor musunuz? Google’ın en kayda değer fütürist
konuşmacılar arasında saydığı Thomas Frey, veri izleme, toplama ve ayrıştırma
becerimiz arttıkça her eylemimize bir değer biçme ve tek bir eylemden binlerce
yeni etki alanı ortaya çıkarma olasılığımızın arttığını söylüyor. Bu ne demek? Mesela,
Instagram’da paylaştığınız fotoğraflarla hatırı sayılır bir üne ve takipçi
sayısına kavuştunuz. Üstelik markaların dikkatini de çektiniz. Her fotoğraf
paylaşımınızdan para kazanmaya başlamanız an meselesi. Frey, “Markalar, görüntülenme,
yönlendirme, fikir, onay, öneri verme ve bunun gibi sayısız etkileme modeli
için para ödemeye razı. Gelecekte, önemsiz gibi görünen eylemler bile (bunu
köprüden at veya şu kişiyle konuş) birinin bunu ücret karşılığında yaptırmak
isteyeceği değere sahip olacak. Tek bir günde 1000 gelir kaynağını kotarabilen
ilk kişi, tüm dünyada gazete manşetlerine çıkacak. Milyonlar, bu hızlı,
alışılmadık ve mikro boyutlu, kısa süreli işlerin farkına varacak” diyor. Madem
öyle, ofisteki masamı bir robota devretmeye dünden razıyım diye düşünüyor
olabilirsiniz. Peki bu durumda, aynı şirkette yıllarca dirsek çürütüp,
yükselmek için çabalamak tarihe mi karışacak? Bugün Amerika’da, 30 yaşına
gelmiş bir kişi daha şimdiden ortalama 11 farklı iş yapmış oluyor. Frey,
önümüzdeki 10 yıl içinde aynı yaşta bir kişinin 200 ila 300 arası farklı işin
altından kalkmış olacağını söylüyor. “Günümüzde ün, sosyal medya takipçileri,
video izlenme oranları ve dijital ayak izi gibi pek çok veriye göre ölçülüyor.
Dolayısıyla, daha da fazla genç, iş piyasasının dışında kalmayı tercih ederek
geleceklerini ünlü olmaya göre şekillendirecek. Bununla birlikte, kendi
girişimlerini hayata geçirerek çok sayıda yeni meslek yaratacaklar.”
Buna göre, esnek çalışmanın daha da önem kazanacağını iddia edebiliriz.
Konuyla ilgili, dünyanın en güçlü dijital medya platformlarından Huffington
Post’un kurucu ortağı Arianna Huffington’tan görüş aldığımda, esnekliğin
özellikle kadınların çalışma şeklini etkileyeceğini düşündüğünü söylüyor.
Huffington Post’u 2005’te, internet haberciliğinin emeklediği bir dönemde kuran
bu vizyoner isme, geleceğin meslekleri konusunda sezgilerinin neler söylediğini
soruyorum. “Bireysel düzeyde, insanlar tükenmişlik sendromu yaşıyor. Kolektif
düzeydeyse, gezegeni tüketiyoruz. Bu nedenle, geleceğin megatrendi sadece
mesleklerimizle ilgili değil, aynı zamanda işlerimizi nasıl bir bütünsellik
içinde ele alacağımızla ilgili olacak. Bu da insanlığımızı, mutluluğumuzu ve
amaç sahibi olmayı yaptığımız her şeyin merkezine koyacağımız anlamına
gelecek.” Ardından, geçtiğimiz Ocak ayında Davos’ta gerçekleştirilen Dünya
Ekonomik Forum’undaki başlıca müzakere konusunun dönüşüm olduğundan söz ediyor.
“Forum’un bu yılki teması 4. Sanayi Devrimi oldu. Yapay zekâ, robotlar, otonom cihazlar, 3 boyutlu yazılımlar ve nano
teknoloji bu devrimin gerçekleşmesinde rol oynayacak. Fiziksel, dijital ve
biyolojik dünyalar arasındaki teknolojilerin birleşmesi, tamamen yeni imkânlarla birlikte politik, sosyal ve ekonomik sistemlerde
dramatik sonuçlar doğuracak.” Dünya Ekonomik Forumu’nun, öngörülen devrimle
ilgili yaptığı araştırmanın sonuçları, 2015-2020 yılları arasında üçte ikisi
ofis ve idari meslek grubunda olmak üzere 7.1 milyon iş kaybının
gerçekleşeceğini ve 2 milyon yeni mesleğin de hayatımıza gireceğini gösteriyor.
Fazla karamsar bir tablo mu?
Mesleklerle ilgili yapılan projeksiyonlar, mesleklerin tamamen robotların
eline geçtiği distopik bir geleceğin bilimkurgu filmlerine özgü olduğunu
gösteriyor aslında. Frey’e göre, “Sürücüsüz taşıtların milyonlarca şoförlük
pozisyonunu yok edeceği, gece gündüz çalışan robotik sistemlerin imalat ve
montajla ilgili meslekleri saf dışı bırakacağı ve geçmişte makineleştirilmesine
imkânsız gözüyle bakılan işlerin makineler ve
bilgisayarlarla yapılacağı bir dünyaya adım atıyoruz. Ancak buna paralel olarak
yeteneklerimiz artıyor. Günümüzde gökdelen inşa etmek, artan enformasyon
hacmine uygun dev veri depolama merkezleri kurmak veya tüm cihazlarımıza yönelik
global kablosuz ağlar oluşturmak için harcanan zaman ciddi oranda düştü. Bir
şeyi yapmak için daha az efor sarf ettiğimizde, elbette bunun daha fazlasını yapabilirsiniz.
Pek çok şey makineleşse bile “insanın insana ihtiyacı” ekonomisinde yaşıyoruz.”
Bu söyledikleri, Dünya Ekonomik Forumu kurucusu ve başkanı Klaus Schwab’ın
Foreign Affairs’de yayınlanan bir yazısında ileri sürdüğü görüşle örtüşüyor.
“Sonunda, her şey insana ve insani değerlere bağlanıyor. İnsanı ön plana alan
ve güçlendiren bir gelecek şekillendirebilmeliyiz. En kötümser ve insana aykırı
şekliyle, 4. Sanayi Devrimi’nin, insanı ‘robotlaştırarak’ yürekten ve ruhtan
yoksunlaştırma tehlikesi taşıdığı da bir gerçek. Fakat bu devrim, insanlığı
yeni bir kolektif değerler bilincine de yükseltebilir. Üzerimize düşen, bunun
gerçekleşmesinin sağlamak.”
*Vogue Türkiye Mart 2016 sayısında yayınlandı.
No comments:
Post a Comment