23/03/2007

Çantanı nasıl taşıdığını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim

Kadim dost çantalar kadınlara her yerde eşlik eden yegane aksesuar. Bir kez bile yarı yolda bırakıp kalplerini kırmadığı için kadınlar erkek arkadaşlarından bile daha çok bağlı çantalarına. Çanta-kadın ikilisinin sıkı fıkı ilişkisinden yola çıkarak kadınların karakter tahlilini yapıyor ve çantaların hislerine tercüman oluyoruz.

Moda manifestosunun ilk maddesine göre çantalar kadınların ayrılmaz bir parçası, gardıropların başköşesinin de sahipleri. Kadınların gardırobuna dahil olan diğer aksesuarlar çantalarla baş edemeyecekleri gerçeğini kabullenerek sessiz sedasız kullanılacakları günü beklerler. Çantalarsa her an her yerde sahibeleriyle birlikte olmanın haklı gururunu yaşarlar. Kadınlar her türlü aksesuarlarından, hatta erkek arkadaşlarından bile vazgeçebilirler. Fakat çantalarından asla…
19. yüzyılın başından bu yana kadınların hayatında yer alan çantaların kült statüsüne yükseleceğinin sinyallerini 1950’lerde almaya başladık. 1957 yılında Monaco Prensesi Grace Kelly hamileliğini kameralardan gizlemek için Hermés çantasıyla karnını kapadığında çantanın ismi Hermés Kelly olarak kültler listesine yazıldı. Coco Chanel’in şubat 1955 yılında dünyaya getirdiği ve ismini doğum gününden alan Chanel 2.55 zincir sapı ve kapitone dokusuyla çanta dünyasının ikonu haline geldi. Hep daha fazlasını isteyenlerin dönemi 1980’ler çantaların altın çağının başlangıcı oldu. “Bana bak!” diye bağıran logolu çantalar gösterişçi tüketimin simgesi haline geldi. 90’lar üçgen logosuyla Prada’nın siyah naylon çantasının zaferine tanıklık etti. Fendi’nin pastanelerdeki baget ekmekler kadar çok satan Baguette isimli çantası da kadınların çanta mönüsündeki yerini aldı. 2000’lere gelindiğinde çantalar modanın altın yumurtlayan tavukları olduklarını kanıtladılar. Tasarımcılar her sezon yarattıkları farklı çanta modelleriyle kadınların kalbini çalmak için yarışır oldu. Böylece, en çok arzulanan ve sahip olunması gereken çanta anlamına gelen ‘it-bag’ terimiyle tanıştık. Artık moda kalesi her sezon en az beş tane ‘it-bag’ tarafından kuşatılıyor. Hollywood’un ışıltı düşkünü isimleri, trendsetter modeller ve şöhretleri üzerlerine bir beden büyük gelen ünlüler çantalarıyla anılıyor.

Çantanızı nasıl taşıyorsunuz?
2000’lerle birlikte statü sembolü olma özelliği daha da öne çıkan çantalar kadınların kişiliği hakkında şaşırtıcı ipuçları veriyor. Bir kadının çantasına bakarak ne tür zevkleri olduğunu, nerelerden alışveriş yapmayı sevdiğini ve hangi sosyal sınıfa mensup olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. Dahası çantanın kullanım şekline göre kadınların karakter tahlilleri bile yapılabiliyor. Çantaların da bu konuda söyleyecekleri var. Gelin onlara kulak verelim.

Kolunda ya da bileğinde taşıyanlar: Çantasını bileğinde taşıyanlar dendiğinde ilk akla gelen isim İngiltere kraliçesi Elizabeth olur. Çantasını taşıyış stili kraliçenin asaletinin simgesidir adeta. Kraliçenin yanı sıra Hollywood’un ve moda dünyasının parlak isimlerinin birçoğu da çantalarını kol ya da bileklerinde taşır. Kraliçe Elizabeth dışında bu kategoride yer alan tüm kadınlar çantalarının markasını gösterme konusunda oldukça hevesli olur. “Sosyal statümü koluma taktım görmüyor musunuz?” edasıyla yürürler. Çantalarının boyutu büyüdükçe statülerinin de yükseldiğini düşünürler. Bu kategoride yer alan kadınların vücut yapıları çantanın boyutuyla ters orantılıdır. Yani, çanta büyüdükçe onu taşıyan kadınların vücutları da şaşırtıcı derecede ufalır. Bakınız: Victoria Beckham, Mary-Kate ve Ashley Olsen, Nicole Richie.
Çantanın hisleri: “Ufukta yeni bir ‘it-bag’ gözüküyor. Miadımı doldurmak üzere olduğumu bilmek çok üzücü. Sahibem beni gardırobun derinliklerinde unutmasa keşke.”

Çapraz takanlar: Çiçek çocukların ruhunu yaşatmak isteyen kadınlar çantalarını çapraz takmayı tercih eder. Özgür ruhlar ve gereksiz tüketime karşı olanlar çantalarını bu şekilde takarak karşı duruşlarını ortaya koyarlar adeta. Çantalarından kitapları ve okuma gözlükleri hiç eksik olmaz. “Kokoş kadınlar bizden uzak durun!” bakışları gözlerinden okunur. Postacı çantalarına etnik kıyafetler ve takılar eşlik eder. Doğallıktan yana olan bu kadınlar bohemya cumhuriyetinin kraliçeleridir.
Çantanın içinden geçenler: “Anladım tüketime karşı ama artık benden sıkılmadı mı? Her yerde ona eşlik etmekten yorgun düştüm. Biraz dinlenmeye ihtiyacım var.”

Omuzda taşıyanlar: Coco Chanel kadınlar için Chanel 2.55’i yarattığında tek amacı onları ellerinde taşıdıkları çantalardan kurtarmaktı. Çantalarını omuzlarında taşıyan kadınların öncelikle modayı kullanışlı hale getiren Coco Chanel’e şükranlarını sunması gerekiyor. Genelde spor giyinmekten hoşlananlar ve iş kadınları çantalarını omuzlarında taşırlar. Bu tip kadınlar abartıdan köşe bucak kaçarlar. Onlar için sadelik gibisi yoktur.
Çantanın söylemek istedikleri: “Sesimi ilk kez duyurmamı sağlayan Coco Chanel’in kalbimde özel bir yeri olduğunu bilmenizi isterim. Yıllardır tek kaygım tüm gün oradan oraya koşturan sahibemin beni bir yerde unutması.”

Elde taşıyanlar: Çantasını elinde taşıyan kadınlar da kolunda veya bileğinde taşımayı sevenler gibi gösterişe meraklı olur. Neyse ki çantalarıyla statüleri arasındaki ilişki konusunda onlar kadar takıntılı olmazlar. Çantalarını insanların gözüne sokmak için uğraşmazlar. Yine de içten içe bir beğenilme tutkuları vardır. Bunun için de dış görünümlerine özen gösterirler. Her daim şık görünmek için ellerinden geleni yaparlar. Portföy çantalarını sıkıca kavrayan kadınlarsa kendilerine güvenir ve girdikleri her ortamda dikkat çekmeyi başarırlar.
Çantanın dilinin ucuna gelenler: “Her sabah evden çıkmadan önce saatlerini aynanın karşısında geçiriyor. Bıktım artık! Ayna ayna söyle bana benden güzel var mı dünyada?”

No comments:

Post a Comment