31/10/2009

No 389

İstiklal Caddesi'ndeki en sevdiğim kapı numarası. Bugün kasasında ödeme yaparken ana fikri Sylvia Plath olan pek hoş bir sohbetin tam ortasında buldum kendimi. Sohbet sırasında itinayla tebessüm değiş tokuşu yapıldı. Dışarı çıktığımda uçuran rüzgar, sırılsıklam eden yağmur ve parmaklarımı donduran soğuk vız geldi, geçti, gitti.

30/10/2009

Kalp devir teslimi

Kalpler uluorta dışarı çıkarılıp karşıdakine sunulmalı mı? Bir devir teslim töreni yapılsa fena olmaz kanımca.
"Size kalbimi teslim ederken onu kırmayacağınızı taahhüt etmenizi rica ediyorum" denilse mesela. Karşıdakinin saçları diken diken olsa karşılığında.
YA DA
Yüksekkaldırım'da duvara resmedilmiş bu kız çocuğu gibi kalbi pat diye çıkarıp vermek daha mı iyi?

29/10/2009

Gülümseyin Kodak'la

Hatırlar mısınız böyle bir reklam vardı? Çocukluğu 80'lere rastlayanlar size sesleniyorum. Zaten smiley face, 80'lerin bir mamülü. 80'lerde sadece gülümser miydik gerçekten? Ben hala gülümsüyorum aslında ve size de 'Gülümseyin' diyorum (Şartlar ne olursa olsun!) Louise Gray ve The Smiley Company de bana katılıyor.
Gray'in 'Oh No Babe' adını verdiği ilkbahar-yaz '10 koleksiyonu da yüzümde bir tebüssüm oluşturacak türden. Rengarenk parçalardan oluşan koleksiyona bakmak bile enerji veriyor insana. Eğitimini nakışçılık üzerine alan Gray'in tasarımları, parlak renkleri ve cesur desenleriyle akılda kalıyor. The Smiley Company için tasarladığı beş parçalık koleksiyon da eğlence garantili. Swarovski kristalleri süslü t-shirt elbise, tam bir party kostümü.




28/10/2009

Night night, sleep tight


Yanıbaşımdaki komodinden dünya böyle görünüyor.
Rengarenk rüyalar,
Yüzölçümü geniş hayaller,
Bazen gözyaşları,
Kimi zaman gülüşler,
Bu manzaranın en yakın dostları

27/10/2009

Hot Miss Bunny

Bugs hayatım, senin için Giles Deacon tasarımı puantiyeli straples elbisemi giydim. Giles, bu elbiseyi benim için özel olarak tasarladı. Sıradan bir tavşanda veya insanda elbisemin aynısını görmen imkansız! Cadbury çikolataları kadar tatlıyım. Hadi ne duruyorsun? Gözlerimi süzüyorum, bıyıklarımı yanaklarına dokunduruyorum ve beni öpmeni bekliyorum.❞

26/10/2009

Oh so 'fashionable' İstanbul

Tüm dünyada moda haftaları sona ermiş, bütün defileler görülmüş ve hatta ilkbahar-yaz 2010 trendleri belirlenmişken moda haftamsı bir etkinliğe neden ihtiyaç duyduğumuzu anlayamadım. Ancak, adet yerini bulsun diye Vivienne Westwood Anglomania ve Missoni defilelerine katıldım.
Missoni'nin sıkıcı örmelerinin bulunduğu defilesine dair tek güzel şey oğul Missoni yani Francesco'nun kendisiydi :)
Vivienne Westwood daha görülesi olduğu için defileyi iptidai şartlarda kayıt altına aldım. Saçma sapan açılardan çektiğim ve bazen kamerayı fazla sarstığım için affınıza sığınıyorum. Defilede, çizgililer, bir Westwood klasiği ekoseliler ve formuyla oynanmış (aka dekonstrüktif) giysiler gözüme çarptı. Kameraya çekmekle cebelleşirken ancak bu kadarını görebildim :)


Vivienne Westwood runway show from Seda Yilmaz on Vimeo.

24/10/2009

Güz yapraklarının baladı



Esen hafif rüzgarla birlikte yapraklar birbirlerine sokuldular. Soğuktan korunmak ister gibi bir halleri vardı. Uzaktan dalgaların kıpırtısı duyuldu. Yapraklar ürperdi. Fırtına mı yaklaşıyordu yoksa? Bir o yana, bir bu yana savrulmak öylesine yorucuydu ki. Güneşin bulutların ardına gizlenmesine razı olabilirlerdi. Ancak, şimşekler, gök gürültüleri ve uğultulu rüzgarlar ürpertirdi onları. Özellikle de sararmış olanları. Zira böyle zamanlarda yere düşmeleri an meselesiydi. Ait oldukları bedenden kopmanın acısı hiçbir şeye benzemezdi. Bu kopuş, onların müddet-i ömrünün dolması demekti. Keşke tutunabilselerdi dallarına. Rüzgar böyle esmeseydi, dalgalar kımıldanmasaydı, ağaç taze yapraklar istemeseydi. Belki...

Göztepe Parkı'ndan manzaralar

23/10/2009

Confessions on a shop floor

Zevk-ü sefadayım. Hafta arası bir günde, alışveriş yapmak, sergi gezmek, sinemaya gitmek ve muhtelif cafe'lerde latte içmek her faninin eline geçecek fırsat değil-en azından mesleği ev hanımlığı olmayanların :)
Günün ilk kahvesini arkadaşımla birlikte moda alemi dedikoduları eşliğinde Den Cafe'de içtikten sonra dümenizi L'appart PR'a doğru kırdık. Zira, görülmesi gereken bir sample sale söz konusuydu. Daha önce bu blogda bahsi geçmiş olan Aslı Filinta'nın koleksiyonlarından parçalar indirimde. Fiyatlar indikçe inmiş. Böylece, cepteki paraları saçmak için bulunmaz bir bahane çıkmış ortaya. Beğendiğim parçaların resmi geçidine buyrunuz:

Tüy ve dantel detaylı şapkaların fiyatları 60-140 TL arası



Desen cümbüşü taytlar 95-150 TL arası


Muzip çantalar 50 TL



T-shirtlerin fiyat aralığı 95-160 TL. Aşağıda gördüğünüz vatkası dışarda mesajlı parça, kendinden papyonlu ve payet bebe yakalı modeller favorilerim



"Taksit yapıyorlar mı?", "L'appart PR nerede acaba?", "Saat kaça kadar açıklar?, "Bu alışveriş şöleni kaç gün sürecek?" soruları aklınıza düştüyse alt satıra yönlendiriyorum sizleri:
Her güzel şey gibi bu indirim de kısa süreli. Elinizi çabuk tutun ve bu haftasonu 10.00-18.00 saatleri arasında Abdi İpekçi Caddesi, 45 numaradaki Lalezar Apartmanı'na uğrayın. Kaybolursanız 0212 240 34 57'yi arayıp tarif isteyin. Ancak taksit istemeyin. Bu şölende sadece nakitleriniz geçerli.

21/10/2009

An awesome book


Adı üstünde muazzam bir kitap bu. Düşperestliği elden bırakmamak gerektiğini anlatan bir küçük/büyük kitabı. Yazarı ve aynı zamanda çizeri Dallas Clayton.


Clayton'un websitesi de en az kitap kadar eğlenceli. Aşağıdaki manzumeyi bana ithafen yazmış olabilir :)

dallas_clayton_20

BALENCIAGA

When the water begins to rise
and your fingers are too flustered
to fasten a raft
from salvaged wood
and leftover rope
will you regret
the cumulative hours you’ve spent
the past years
looking at purses online
and wondering how many is too many?

20/10/2009

Aşk-ı memnu

Hasır sepetlerin içinde özenle sakladığım çantalarım dururken yeni çantaların beni baştan çıkarmasına göz yumuyorum. Aldığım her yeniyle birlikte eskilerden birini aldatmış oluyorum. İşte size aşk-ı memnu, yani yasak aşk. Moschino daha keseye uygun (165$-445$) aksesuar line'ı 'Love Moschino'yu yaratmış. "Ah kalbim ben senden çooook çektim!"

Singin in the rain


Lulu Guinness tasarımı şemsiyeyle kendinizi yağmurun kollarına bıraktığınızda yağmur damlaları kafesin ardındaki kuşla birlikte şakıyacak. Şakımalarının ismi de 'Singin in the rain' olacak.

Haneke+Lagerfeld=Darkness&Gloom

'A White Ribbon', harikulade çekimleri, rahatsız edici sekansları ve sınırdaki karakterleriyle tam bir Haneke filmi. İzlerken zihnimde Chanel'in bu sezonki kampanya çekimi canlandı. Karl Lagerfeld'in fotoğrafladığı çekimde de aynı ruh karartıcı atmosfer hakim. Bu karanlık ve kasvetin kendine özgü bir estetiği olduğu kanısındayım. Baktıkça insanı içine çeken derinlikli bir estetik.








19/10/2009

Fragile things by Neil Gaiman






❝There are so many fragile things, after all. People break so easily, and so do dreams and hearts.❞






18/10/2009

Mon chéri

Tam bir sükut-u hayal. Benim düşlediğim Lea, balık etli, ateşli ve daha hafifmeşrepti. Colette, Lea rolündeki Michelle Pfeiffer'ı görse kahrolurdu bence. Chéri, biraz daha yakındı düş dünyamdaki haline. Lakin, tutkulu bir aşkı yansıtma gücünden yoksundu film.





"Üç süs bana hiç yakışmaz: tüylü şapkalar, genel fikirler ve küpeler"
Colette

17/10/2009

Naneli akide şekeri

veya Olips. Pek sevdiğim tatlar değil ikisi de. Ancak 'Mint'in zihnimde bıraktığı lezzeti sevdim. Ferahlık ve yepyenilik hissiyatı. Bu hislerle tüm hafta boyunca sık sık görüştük. Kasım ayı itibariyle sadece sevdiğim işleri yapmaya başlayınca kendileriyle mütemadiyen ahbaplık edeceğimi söylediler. Mutlu oldum :)
Şimdi sözü 'Mint'e bırakalım. Amsterdam Fashion Institute'da okuyan 26 öğrencinin ürettiği dergi, kaleme alınan konuları kadar ilüstrasyonlarıyla da takdire şayan. Mint, modadan ziyade giysiler ve onlarla aramızda kurulan duygusal bağlar ve hikayelerle ilgileniyor. Gençlerin sesini dinlemek için harika bir mecra. Bizim gençlerimiz de modanın 'havalı ve cool' dünyasını bir kenara bırakıp farklılık arayışına girişseler ne güzel olur.







15/10/2009

İkoniçe

Efes One Love'da performansına ve kılık kıyafetine ayılıp bayıldığım kadın, Viktor&Rolf'un ilkbahar-yaz '10 şovunda sahnedeydi. Hamileliğini ikilinin tasarımı olan dev bir tütüyü andıran tunikle gizleyen Roisin Murphy, Eti Puf gibi görünse de muhteşem. V&R'un koleksiyonu her zamanki egzantrikliklerinden nasibini almış tabii (bkz. pastel renklerdeki kocaman tül bloklar). Yüksek belli ipek pantolonlar ve volümlü ipek jarse elbiselerse koleksiyonun daha mazbut parçaları.

Viktor & Rolf S/S 2010 with Roisin Murphy from Long Tran on Vimeo.

İzlemeye doyamadığım Roisin Murphy klibi 'You Know Me Better' da bonus! Klibin ilham kaynağı Cindy Sherman olduğu için bıkıp usanmadan tekrar tekrar izleyebiliyorum. Bir de tabi külliyen uygulamalı moda dersleri gibi!

Music Videos by VideoCure

14/10/2009

Art deco on crack

Holly Fulton, başlıktaki sözcüklerle tasvir ediyor tasarımlarını. İki sezondur London Fashion Week'in her daim dört gözle beklenen off-schedule etkinliği Fashion East kapsamında koleksiyonlarını sergileyen tasarımcı, mimariye öykünen giysiler yaratıyor. Grafik ve geometrik desenlerle keskin silüetler yaratan Fulton'a mikrofonu uzatıyoruz: "Always attracted to strong pieces in terms of design, I have a huge love of art deco and Bauhaus styles, cubist fashion and the geometry within all these genres and the re-interpretation of these into contemporary materials gives me huge inspiration."
Sonbahar-kış '09




İlkbahar-yaz '10




13/10/2009

He(art)

Sonunda Antrepo'ya gidip Bienal'e iştirak edebildim. Fazla politik işlerden biraz sıkılsam da beğendiklerimden bir seçki oluşturdum.

Önce benim 'eser'imle başlayalım :)







Bienal'de gördüklerimden daha etkileyici bir çalışmayla Antrepo'dan çıkıp Karaköy'e doğru yürürken karşılaştım. Mimar Sinan'ın bahçesindeki kallavi müsli kutusu: