08/10/2009

Modanın olgunluk çağı

Hanım hanımcıklar, rock şıkları, vamplar, militerler, maskülenler, disko kraliçeleri... Modanın tek perdelik piyesinde roller çeşitli. Bu olgun karakterlerden hangisini canlandırmak istediğinizi seçin ve yeni sezonu karşılayın.

Balmain/Marc Jacobs
Modanın olgunlaşma emarelerini geçtiğimiz kış sezonunda görmeye başladık. Mimari detaylı ve sert kesimli tasarımlar, çocuksulukla uzaktan yakından alakası olmayan güçlü kadınlar yaratırken, moda da büyümeden edemedi. Halbuki, cicili bicili elbiseler, fiyonk detaylı robadan bluzlar ve jelibon renkli babetlerle, büyümeyi reddeden bir kız çocuğu gibi davranıyordu bir süredir. Bu yüzden, yaşı kemale ermiş kadınların bile babydoll elbiseler giymekten çekinmediklerini gördük. Neyse ki küçük kız çocuğu tarzı, yavaş yavaş moda sahnesinden çekildi ve yerini daha oturaklı bir stile bıraktı. Özellikle bu sezonun modası, ne istediğini bilen, güçlü ve başına buyruk kadınlar ortaya çıkarıyor. Şimdi birçok trend hep bir ağızdan "Olgunlaşın ve güçlenin" diyor kadınlara. Tavrı olan kadınlarla müşerref olmaya hazır mısınız?

Güç gösterisi
Geçtiğimiz Şubat ayında sonbahar-kış 2009 koleksiyonları sergilenirken dünya, Büyük Buhran'dan bu yana yaşanan en sarsıcı ekonomik krize tanık olmakla meşguldü. Bu durum, ekonomistleri olduğu kadar moda tasarımcılarını da ilgilendirdi tabi. Satışlardaki ani düşüşler, kimilerini daha makul tasarımlar yapmaya iterken, kimilerinin de daha abartılı ve dramatik işler ortaya koymalarına neden oldu. En azılı moda tüketicisi bile harcarken elini korkak alıştırmaya başladığı için birçok tasarımcının koleksiyonundan evladiyelik klasikler eksik olmadı. (Christopher Kane ve Miuccia Prada'nın bile klasik kesimli ceketler tasarladıkları bir sezondan söz ediyoruz.) Hemen hemen tüm moda şovlarında emniyetli ve giyilebilir parçalara yer verilmiş olsa da koleksiyonların içten içe verdiği önemli bir mesaj vardı: "Kadınlar, krize karşı zırhlarını kuşanıp daha güçlü görünecekler."

Marc Jacobs/Gucci/Marc Jacobs

İşte bu yüzden, para, güç ve statü timsali 80'lerin, sezonun en çok atıfta bulunulan dönemi olması hoş bir rastlantıdan daha fazlasını ifade ediyor. Tasarımcılar, krizin etkilerini unutturmak için kitsch ve abartılı kılıklarla olduğu kadar heykelsi ve güçlü formlarla da hafızalarda saklanan bu döneme başvurdu. Sezonun en optimist koleksiyonunu sunan Marc Jacobs, 80'lerin aşırılığını ortaya koyan patlayan renkleri ve vatkaları kullandı. Gucci, Versace ve Alexander Wang de dönemi selamlayan giysiler tasarladılar. Pul ve payet detaylarının yanında lame, dore ve neon renklerin hakimiyetindeki kreasyonlar, sezonun disko kraliçelerini yarattı.

Louis Vuitton/Givenchy/Dolce&Gabbana

80'ler yeniden icad edilirken, sezonun güç vurgusunun en belirginleştiği nokta, giysilerin omuzları oldu. Kadınların Balmain hastalığına tutulmalarının müsebbibi Christophe Decarnin'in yaz koleksiyonunda başlattığı keskin açılı omuzlara sahip tasarım akımı, bu sezon Balenciaga, Dolce&Gabbana, Stella McCartney, Givenchy ve Louis Vuitton gibi birçok markada görüldü. Tasarımcılar, köşeli silüetler yaratmanın duayenleri Thierry Mugler ve Claude Montana'dan aldıkları ilhamla, vatkalı ve sert kesimli arzu nesneleri yarattılar. Üstelik geçtiğimiz sezon sadece ceketlerde görülen bu vurgu, elbiselere ve bluzlara da sıçradı. Kadın vücudunu bu kadar güçlü kılan tasarım harikalarının içinde kadınlar da birer güç abidesi haline geldiler.
Sezonun olgun ve güçlü kadınlarına yaraşır materyallerin başında deri geliyor. Şanını Kate Moss'a borçlu olan rock şıklığının vazgeçilmezi deri, elbiseler, etekler, pantolonlar, ceketler ve paltolarda karşımıza çıkıyor. Yves Saint Laurent'in sigaret pantolonu ve zımba detaylı trençkotu, Jean Paul Gaultier'nin kahverengi pelerini, Prada'nın kırmızı etek-ceket takımı ve Michael Kors'un derin yırtmaçlı kum saati elbisesi, kadınların kalplerini deriye kaptırmaları için tasarlanmış sanki.

Lanvin/Prada/Lanvin

40'lar, 80'lere karşı
80'lerin gösterişçi kadınlarını yansıtan imajın panzehir
i, 40'lı yılları ziyaret eden tasarımcılardan geldi. Onlar, krize karşı iyimser yaklaşmak yerine tarihin karanlık yıllarını bizlere anımsatmayı yeğlediler. Bu dönemde hayat, 80'lerin aksine, güllük gülistanlık akıp gitmemiş olduğu için kadınlar, soğuk ve mesafeli görüntüleriyle akıllarda yer ettiler. Yokluk yıllarının olgunlaştırdığı kadınlar, kıyafetlerini de yoktan var etmeyi bildiler. Savaş yıllarının kemer sıkma politikası çerçevesinde ortaya çıkan silüetler, bu sezon Prada ve Lanvin koleksiyonlarında kendini gösterdi.
Prada'nın koyu tonların hakim olduğu tasarımları, savaş döneminin soğuk ve depresif günlerini çağrıştırıyor. Miuccia Prada, mantolar ve etek-ceket takımların ağırlıkta olduğu koleksiyon için, "Kadınların güçlenmesine duyulan ihtiyaçla ilgiliydi" diyor. Tüvit, deri ve kaşmirin kullanıldığı giysilerde, ağırbaşlı ve feminen bir hava hakim.
Lanvin için harikulade kumaşlar ve kusursuz proporsiyonlarla yarattığı giysilerle kadınlara Parizyen elegansını servis eden Alber Elbaz, bu sezon 40'ların Paris'ine doğru bir yolculuğa çıkmamızı istedi. Tasarımcı, "Tüm kalbimle kadınların modadan ne istediklerini düşündüm: elbiseler, döpiyesler, bluzlar ve mantolar. Hayat, sadece öğle yemekleri ve partilerden ibaret değil" diyerek anlattı koleksiyonunu. Kum saati elbiseler, belleri vurgulayan ceketler, drapeli sert hatlı mantolar, döpiyeslerin üzerine kondurulan ince kemerler ve uzun deri eldivenler, kadınlara gerçek feminenliği hatırlatan parçalar olarak öne çıktı.

Pesimizm, optimizm ve realizm
Görüldüğü üzere tasarımcılar bu sezon bu üç başlığı akıllarında tutarak koleksiyonlarını ortaya çıkardılar. 80'lerle birlikte gelen bol miktarda iyimserlik havası, 40'ların pesimizmiyle dağıldı. Bir yanda da Alber Elbaz gibi kadınların gerçek ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak tasarım yapan realistler oldu. Tümünün kesişim kümesindeyse olgunluk ve güç vardı. Hem alabildiğine feminen, hem de maskülen parçalar sayesinde ortaya çıkan sezonun güçlü silüetleri huzurlarınızda.



Sezonun ebedi rol modeli: Carine Roitfeld
Carine Roitfeld, Fransız Vogue'un über-şık patroniçesi olmasının yanında güçlü, seksi ve modanın 'Az, çoktur' felsefesini şiar edinmiş bir trend diktatörü. Christophe Decarnin'in Balmain ve Ricardo Tisci'nin Givenchy için tasarladıkları, Roitfeld tarzını kusursuz bir şekilde özetliyor. Zaten her iki tasarımcı da keskin hatlı estetikleriyle onun favorileri arasında yer alıyor. Roitfeld, 55 yaşında olmasına rağmen tarzına bir dozaj rock'n'roll, bir tutam da seksapel eklemeyi asla ihmal etmiyor. Sadece tatildeyken jean ve topuksuz ayakkabı giydiğini beyan eden Roitfeld'in giyim kodunu, diz altı kalem etekler, vücudu saran bondaj elbiseler, heykelsi formlu ceketler ve olmazsa olmaz yüksek ökçeli ayakkabılar oluşturuyor. Iggy Pop'vari saç modeli ve dumanlı göz makyajı, bu etkileyici kadının çekim gücünü daha da artırıyor.

Donna Karan/Bottega Veneta/Dolce&Gabbana

"Bana da bir parça Roitfeld'lik bulaşsın" diyenler, Donna Karan'ın kalem eteklerini ve erkeksi ceketlerini, Derek Lam'in devetüyü rengi dökümlü paltosunu, Bottega Veneta ve Sophia Kokosalaki'nin vücudu saran elbiselerini, Alessandro Dell'Acqua, Alexander Wang, Dolce&Gabbana ve Michael Kors'un kürklerini inceleyerek işe başlayabilirler. Geriye yapılacak tek bir şey kalıyor: Bu parçaların türevlerini, sokak modası mağazalarında avlamak.
(Time Out dergisinin Ekim sayısında yer almıştır.)

2 comments: