Ajda Pekkan'ın bu şarkısını, vintage kıyafet ve aksesuarlar için söylüyorum. Zira, ilham onlarda, şaşırtıcılık onlarda, farklılık onlarda. İkinci el kıyafetler satan yerlerin o eskimiş kokusuna da bayılıyorum. Bunun için de steril ikinci el butiklerdense, olabildiğince karman çorman olanları makbul bence. Böylece insanın elini attığı her noktada bir sürprizle karşılaşma olasılığı artıyor. Yüksekkaldırım'daki Bin Bavul da işte böyle sürprizli bir yer.
Bin Bavul'un girişi bir mağarayı andırıyor. Ama korkuya mahal yok. İçerinin ortamı Avrupa'daki ikinci el butiklerden farksız. Sahibi Mustafa Gören'in daha çok yabancıların uğradığını söylemesine şaşırmıyorum. Türkler için vintage hala başkalarının eskisiyle eş anlamlı. Bu yüzden, charity shop'larımız da yok malesef.
Bin Bavul'da eski fotoğraflara da, harika elbiselere de rastlayabilirsiniz. Ivır zıvırın arasında bir hazineyle karşılaşmak an meselesi. Onun için her yeri iyice eşelemenizi tavsiye ederim.
No comments:
Post a Comment