18/12/2009

Reality BITES


Realite, arada bir uğruyor yanıma. Genelde onu gördüğüm yerden uzaklaşıyorum. Gözlerimi yumuyorum; varlığını inkar ediyorum. Ama bugün fena yakalandım kendisine. Bir proje için Anadolu kadınları hakkında bir paragraflık yazı yazmam gerekti. Hayatımda ilk kez küçücük bir yazı bu kadar yoğun duygular hissettirdi bana. Bunun adı realiteydi sanırım. Hiç görmediğim Anadolu topraklarında yaşayan kadınların hayatları benim hayatımmış gibi hissettim bir anda. Bu, gerçekliğin beni ilk 'ısırması' değil aslında. Beyoğlu'nun ara sokaklarında gezerken tesadüfen bir genelevin önüne çıktığımda ve camdan sarkan hayat kadınlarını gördüğümde de, İstiklal Caddesi'nde Kürtlerin yaptığı yürüyüşün ortasına düştüğümde de buna benzer hislere kapılmıştım.
Bugünkü realiteyle münasebetim esnasında araştırma yaparken Yıldırım Türker'in daha önce de beni hüzne sevk etmiş olan 'Ah çoban kızı!' adlı yazısıyla karşılaştım. Bundan sonra bana yazmak düşmez. Bırakalım Türker yazsın:

"...Ceylan, bu dağlarda avlanmış. Ama gezmesin de ne yapsın, koyunları otlatmak gerek.
Bize ondan kalan vesikalık bir fotografı.
Orada yaşayanların çoğu hayatlarında bir kez dururlar kameranın karşısında. Onların evlerinde yoksul bir nikâh fotoğrafı, belki bir de askerlik fotoğrafı dışında sabitlenmiş bir suret yoktur. Bir de devlete bakarken; kafa kâğıdına vesikalık."

1 comment:

  1. "...Yağmuru kim döküyor
    Ünzile kaç koyun ediyor
    Dayaktan uslanalı hiçbirşey sormuyor..."

    Sayın Seda Yılmaz,gezi programlarınızın içine Güneydoğu topraklarımızın dahil edilmesi şiddetle tavsiye edilir!

    ReplyDelete