Çağımızın, insanı, doğayı ve emeği hiçe sayan tüketim modelinin adı kullan-at. Hız kesmeyen üretim ve tüketim döngüsünü sürdürmedeyse hızlı moda markalarının üstüne yok. Üç yıl önce yayınlanan The True Cost (Gerçek Bedel) belgeseli, tarladan tekstil fabrikasına kadar hızlı modanın tedarik zincirinin her aşamasını takip ederken, bu döngüyü gözler önüne seriyordu.
Belgeselden aklımda en çok yer eden, 23 yaşındaki Bangladeşli tekstil işçisi bir kadının söyledikleriydi. “Geçtiğimiz yıl, tarihin en büyük tekstil fabrikası facialarından birinin gerçekleştiği Rana Plaza’da binden fazla insan öldü. Kimsenin, bizim kanımızla üretilen kıyafetleri giymesini istemiyorum” demişti. Küreselleşmeyle birlikte üretimin, üçüncü dünya ülkelerine taşınmasının bu ülkeleri kalkındıracağı savı nasıl da fos çıktı!
Moda devleri için kıyafet üretiminde başı çeken Bangladeş’te, tekstil işçilerinin yüzde 85’inden fazlasını, dünyada bu sektörün en az maaşlı emekçileri olan kadınlar oluşturuyor. Bu kadınlar, son derece kötü koşullarda, hiçbir hakları olmaksızın çalışıyorlar. Sendika kurmaya kalkıştığında işverenin şiddetine maruz kalanlar bile var. Malum, neoliberal düzenin işleyişini sürdürmek için her yol mübah!
Hızlı üretim yapan büyük şirketler, işçilerin sendikal haklarını kullanmalarını engelleyerek, gözü kârdan başka bir şey görmeyen kapitalist sistemi doyuruyor. Dünyanın 93 ülkesinde 650 mağazası bulunan Flormar, bu şirketlerden.
Kullan-at tüketimin kozmetik alanındaki temsilcilerinden olan marka, sendikalı oldukları gerekçesiyle çoğu kadın, 115 işçiyi kapının önüne koydu. Kadın işçiler, 15 Mayıs’tan bu yana fabrikanın önünde direnişte. Direnişteki arkadaşlarına alkış tutan veya selam veren işçilerin de işlerinden olması, sermayenin işçiyi hizaya sokmaya çalıştığını gösteriyor.
Emek sömürüsüne maruz kaldıkları için sendikada örgütlenme haklarını kullanan kadınların direnişten vazgeçmeye niyeti yok. Hatta tüm kadınları, dayanışmaya ve Flormar ürünlerini protesto etmeye çağırıyorlar.
Daha ucuza, daha çok üretmenin faturasının kimlere kesildiği ortada. Peki ya biz tüketirken bunu aklımıza getiriyor muyuz?
*10 Haziran 2018 tarihinde Cumhuriyet PA7AR'da yayınlandı.
No comments:
Post a Comment