19/09/2018

Frida Kahlo’nun kaş kalemi


Popüler kültür sağ olsun, Frida Kahlo sulandırıla sulandırıla, kocaman çiçeklerden taçlar, dallı güllü kıyafetler ve burun hizasında birleşen kaşlardan ibaret bir kadın imgesine indirgendi. Her şeyin göründüğü ölçüde var olduğuna inanılan bir çağda yaşadığımız için alabildiğine özgün olan Kahlo’nun bile neredeyse basmakalıp, karton bir figür haline dönüştürülüşüne de tanık oluyoruz işte. Hal böyleyken, 16 Haziran itibariyle sanatçının başta kıyafetleri ve takıları olmak üzere 200’den fazla kişisel eşyasının Londra’daki Victoria & Albert Müzesi’nde sergilenecek olması, özellikle moda dünyasında büyük bir coşkuyla karşılandı. Öyle ki, Kahlo’nun sergide yer alacak olan Revlon marka kaş kaleminin bugünkü muadilleri internet sitelerinde tanıtılmaya başlandı bile. Mattel firması, Kadınlar Günü’ne özel ürettiği ilham veren kadınlar serisinde, fırsattan istifade ederek Kahlo Barbie’yi piyasaya sürdü. Mevzu popüler kültüre mal olmuş bir isimse, onu didik didik edip her şeyini pazarlanabilir ve satılabilir bir metaya çevirmek konusunda kapitalizmin üstüne yok elbette.

Kahlo’nun kişisel eşyaları, Londra’daki sergiyle ilk kez Meksika sınırlarının dışına taşınıyor. Aslında bunların gün yüzüne çıkmaları pek eskiye dayanmıyor. Sanatçının 1954’teki ölümünün ardından, kocası Diego Rivera’nın isteği üzerine yaşadıkları evin banyosunda 50 yıl boyunca kilitli tutulan eşyalar, 2004’te ortaya çıkarıldı. Kahlo’nun bir tüketim malzemesine dönüştürülmesinin ivmelenmesi de 2000’li yıllara dair bir fenomen. 

Sergi sayesinde kitleler, Frida Kahlo imgesinden bir ısırık daha koparma fırsatını yakalayacaklar. Biletlerin ön satışının Kadınlar Günü’ne denk getirilmesi, Kahlo’nun piyasa feminizminin rüzgarıyla bu kez de feminist bir ikon olarak pazarlanacağının sinyalini çaktı. Neden feminist kabul edildiğininse pek üzerinde durulmuyor. Giyim tarzını Meksika’nın anaerkil Oaxaca topluluğundaki kadınların yerel kostümlerinden yola çıkarak yaratması, şalını omzuna atış şeklini yurdunun devrimci kadınlarından ödünç alması, cinsiyet rollerini eğip bükmeyi sevdiğinden gençliğinde erkek kıyafetleri giymesi, göze batan bıyıkları ve birleşik kaşlarını hep muhafaza etmesi... İşte bunların hepsi erkek egemenliğine karşı bir direnişti. 

Popüler kültür Frida Kahlo imgesini tekrar tekrar üretedursun, bence biz en iyisi otuzlu yıllarda Amerika’ya giden sanatçının, tarzını kopyalayanları bir arkadaşına anlatışına bakalım: “Bazı kadınlar beni taklit ederek Meksikalı gibi giyiniyorlar. Zavallıcıklar turpa benziyorlar. Doğrusunu istersen tam anlamıyla berbat görünüyorlar. Bu benim iyi göründüğüm anlamına gelmiyor ama en azından ben idare ediyorum.” 

*6 Mayıs 2018 tarihinde Cumhuriyet PA7AR'da yayınlandı.

No comments:

Post a Comment